Bir gün öncesindeki yaptığımız Alamut Kalesi gezisinin yorgunluğunu atmak için bu gün biraz tembellik yaparak 10 gibi uyandık. Kazvin, İran gezimizin son şehri olduğundan otelden çıkar çıkmaz Türkiye’ye dönüş bileti ayarlamak için 7 tümen ödeyerek taksiyle otogara gittik. Türkiye’ye dönmek için önce Kazvin’den Tebriz’e gitmemiz gerekiyor. Türkiye’ye sadece Tahran’dan ve Tebriz’den otobüsler kalkıyor. Tahran’dan sadece İstanbul’a giden otobüsler bulunurken, Tebriz’den Van’a, Ankara’ya, İstanbul’a, Erzurum’a, Trabzon’a giden otobüsler bulunabiliyor. Kazvin terminale gittik fakat otobüs bileti alamadık. Otoyolda bekleyip Tahran’dan gelen bir Tebriz otobüsüne binmemiz gerekiyormuş. Biz de bilet almadan yürüyerek merkeze doğru gezmeye başladık.




İran’ın en eski şehirlerinden biri olan Kazvin Safevi Devletine başkentlik yapmış bir şehir. Elburz dağları eteklerinde kurulan şehir, küçük olmasına rağmen tarihi atmosferi hissediliyor. Biz de bu tarihi sokaklarda, ilk durak yerimiz olan Jameh Mosque of Qazvin’e doğru yürüdük. İran’ın en eski camilerinden biri olan Jameh Camisi, İran mimarinde ki diğer camiler gibi iki minareli ve koca avlu çevresinde müştemilatlarından oluşuyor.



Günlerden Cuma olduğu için sokaklar bomboştu. İran da hafta sonu tatili Perşembe ve Cuma. Perşembe günü yarım gün, Cuma ise tam gün tatil. O yüzden Cuma günü sokaklarda birini bulmak biraz zor. Nargilesini, yiyeceğini alan mesire alanlarına gidip keyif yapıyor.


Camiden çıkıp ana cadde üzerinde ilerleyince karşımıza Ali Qapou Kapısı çıktı. Kapı koca bir parka açılıyor. Parkın çevresini çevreleyen tarihi binaların kapıları hep kapalı. Sadece turist information yapılan bir bina açıktı. Biz de girip bir kaç yer için sorular sorduk. Bize yardımcı olan kız bize bir kaç yer daha önerdi. Biz de O’nun önerileri doğrultusunda rotamızı revize ettik. Tam Ali Qapou kapsından çıkmak üzereydik ki kapının altındaki odalardan birinden gelen sese doğru yöneldik. Girdiğimiz yer bir zurhaneydi ve içeride antrenman yapıyorlardı. Girip bir süre seyrettik.


Zurhaneden çıkıp yan yana olan Kazvin müzesi ve Cheles Sutun’a doğru yürüdük. Kazvin müzesinin girişi 15 bin tümen. Müze’ye girmeden devam ettik. Bizim asıl gitmek istediğimiz yer olan Chehel Sotoun’a girdik. Giriş Ücreti 20 bin tümen. Chehel Sotoun, Safevi döneminde yapılan bir saray. Gerek bahçesi olsun gerek dış görünüşündeki ince detaylar olsun, gerekse renkli camları olsun Chehel Sotoun Sarayı gerçekten göz kamaştırıcı bir yer. Ayrıca köşkün içinde Halı Enstrümanı diye bir müzik aleti gördük. Arp’a benzeyen enstrüman halı tezgahından yapılmış. Müze görevlisinin çalmayı bilmesi ve bizim için çalması bizim için büyük bir şanstı.



Turist İnformation’daki kadının tavsiyesine uyup Rus kilisesine gittik. Bulunması zor ve çok küçük olan bu kiliseyi mücevher dükkânına çevirmişler. Fakat İran’da böyle bir kilise görmek gerçekten insanı şaşırtıyor. Çok fazla vakit harcamadan Azadi Meydanına doğru yürüdük. Meydanda biz de İranlılar gibi bir süre çimlerde keyif yaptık. Daha sonrasında şehir turuna devam ettik.



Kadının önerisi olan Kilisede uğradığımız hüsrandan sonra Qajar Anthropology Museum’a gitme konusunda biraz tereddütlüydük. Meydanın yakında bir ara sokakta olduğu için bir göz atmak istedik. 5 bin lira giriş ücreti olan Kajar Antropoloji müzesi İran’da gördüğümüz en güzel müzelerden biri çıktı. Eski bir hamamı müzeye çevirmişler ve Hamamın her bölümünde Kajarlıların yaşamlarından bir kesiti mumyalar ile canlandırmışlar. O dönem insanının yaşamını rahatlıkla anlayabileceğiniz güzel bir müze.




Müzeden çıkıp ara sokaklardan Meydanın diğer tarafındaki Peighambarieh Shrine’a uğradık. Peighambarieh cami ve türbesi İran gezisinde gördüğümüz son gösterişli, aynalı ve türbeli cami oldu.




Camiden çıktığımızda hava kararmaya başladı. Otele doğru giderken son olarak Kazvin’in kapalı çarşısına girdik. İran’da gördüğümüz en düzgün ve bakımlı kapalı çarşısı çıktı karşımıza. Kapalı çarşının baştan sona bir revizyondan geçtiği belli. Işıklandırması çarşının içini çok güzel göstermiş. Ayrıca duvarlardaki desenler oldukça güzel. Çarşıdan çarşıya geze geze akşamı bulduk.



Gece 10 gibi bir taksiye atlayıp Tebriz otobüslerinin geçtiği otoyola vardık. Orada çok geçmeden bir otobüse bindik. Sabah 5 gibi Tebriz’e vardık. Terminalden İstanbul ve Ankara biletlerini aldık. Akşam yedi buçuktaki otobüs için 5-6 saat vaktimiz olduğu için çantaları terminale bırakıp Tebriz merkezine gittik. Benim en çok sevdiğim şehir olan Tebriz’in sokaklarında, çarşısında, pazarında bir kez daha gezme şansımız oldu. Alışveriş yapıp, küçük bir dükkânda kokoreç yedik. Saat dört gibi terminale döndük ve sonrasında 37 saatlik yolculuğumuz başladı.



Kazvin’de görülmesi gereken yerler listesi için aşağıdaki linki inceleyebilirsiniz.
https://uzaklardabiryer.com/2017/09/21/kazvinde-gorulmesi-gereken-10-yerler/