Dün geç saatlerde geldiğimiz İsfahan’da bulduğumuz Shad hostel tam şehir merkezinde ve 40 bin tümen. Otel temiz ve düzgün bir otel. Burada yaşadığımız tek sıkıntı olan internet problemine artık çok kafayı takmadık. Görevli bize internet şifresini sabah verebileceğini söyledi. İran’da bir kişinin ağzından lokmayı al, elinden parasını al ama internetini asla. İnternet konusuna gelince akan sular duruyor. Tabi bunun sebebi internetin pahalı olması. Ayrıca internet çok çok yavaş.


İsfahan’da bizi evine buyur eden ve gezdirmek isteyen iki arkadaş bulduk. İsfahan’a geç geldiğimiz için çocuğun evine gidemedik. İnternet olmadığı için de bizi gezdirmek isteyen kız ile görüşemedik.


Elimize gezilecek yerler listesini alıp, GPS’i açıp İsfahan sokaklarında yürümeye başladık. İsfahan da diğer şehirlerdeki gibi gündüz vakti sokaklar bomboştu. İlk durağımız Naqsh-e Jahan Square yolu üzerindeki Bazaare-e Bozok (Bozok Çarşısı). Bazaar -e Bozok, kapalı çarşının mimarinde yapılan bir AVM. İran’da uzayıp giden çarşılara nazaran küçük bir yer. Biz gittiğimizde daha açılmamış.



Oradan Ünlü Naqsh-e Jahan Square ( Nakşı Cihan) yani Dünyanın nakşı meydanına geldik. Meydanın yeni adı Emam Square ( İmam meydanı) olmuş. Nakşı Cihan Meydanı 512 m’ye 160m uzunluğu ve güzelliği ile zamanında dünyanın en önemli meydanlarından biriymiş. Günümüzde de dünyanın en büyük meydanlarından biri olma özelliğini koruyor. Meydanı sırasıyla Masdjed-e Emam, Ali Qapou Palace, Gheysarieh Bazaar Entrance ve Sheikh Lotfollah Mosque çevreliyor. Bütün bunlar da birbirlerine kapalı çarşı ile bağlı. Ortalarında büyük bir havuz ve havuzun çevresinde çimlik alan var. Ayrıca dileyen meydanda fayton turu atabiliyor.




İlk olarak Gheysarieh Bazaar Entrance’den ( Gheysarieh çarşısı girişi) başladık. Komple bütün meydanı çevreleyen kapalı çarşının ve uzayıp giden diğer kapalı çarşıların ana giriş kapısı burası. Daha sonrasında biraz meydandan biraz çarşıdan yürüyerek Sheikh Lotfollah Mosque camisinin önüne geldik. Cami’nin duvarları ve tavanı tam bu meydana yakışır cinsten nakış gibi işlenmiş. Giriş ücreti 20 bin tümen.



Meydanın çevresinde dolaşırken gezilecek yerler kadar dükkânlar da oldukça dikkat çekici. Meydana bakan dükkânlarda telkâri, bakır işlemeciliği, halı dokuması, seramik boyama ve buna benzer birçok İran el sanatlarının çeşitlerini görmek mümkün.



Birbirinden güzel el sanatlarını izleyerek Gheysarieh çarşı girişinin tam karşısında yer alan Mesdjed-e Emam’a geldik. Şah Abbas tarafından yapılan İmam Camisi İran’ın en önemli camilerinden biri. Gerek giriş kapısı, gerek içerisindeki işlemeler gerekse mimarisi caminin önemini arttırıyor. Caminin tavanı ve geometrik biçiminden dolayı, tam ortasına geçip konuşmaya başladığınızda kulağınıza kendi sesinizin yankısı geliyor.



Meydanı turlayıp son olarak geldiğimiz yer Ali Qapou sarayı. Safevi döneminde Şah Abbas tarafından yapılan 6 katlı bir Saray’ın her katında kendine has süslemeler var. Yapıldığı dönem İsfahan’ın en yüksek binası olduğu için Sarayın terasından bütün İsfahan görülebiliyormuş. Giriş ücreti 20 bin tümen.


Meydandan çıkıp doğruca İsfahan’ın meşhur köprülerini görmeye gittik. İsfahan’ın ortasından geçen Zayandeh Roud nehri üzerinde küçüklü büyüklü birçok köprü var. Zayandeh Roud nehri büyük bir nehir fakat özellikle yaz aylarında sulama için nehrin suyunu kestiklerinden dolayı nehir kuruyor.



Zayandeh Roud Nehrinin üzerindeki en önemli iki köprüsünden biri olan Khadjou köprüsünden karşıya geçtik. Khadjou köprüsü 1650 yılında Şah Abbas tarafından yapılmış ve uzun bir süre köprüden Şah dışında bir kimsenin geçişi yasakmış. İki katlı olarak yapılan köprünün mimarisi oldukça etkileyici.


Zayandeh Roud Nehrinin diğer tarafından oldukça lüks apartmanların önünden yürüyerek diğer önemli köprü olan Si-O-Seh Pol köprüsüne ( Siesopol köprüsü) geldik. Sieso farsçada 33 anlamına gelmektedir. 33 ismini de köprünün 33 gözünden alır. 300 metre uzunluğunda ve 14 metre genişliğinde olan köprünün yapılma dönemi Khadjou köprüsü ile aynı.



Siesopol köprüsünden karşıya geçip Vank Katedraline doğru yürümeye başladık. Bulması biraz zor olan Katedrali yine Şah Abbas tarafından 1600’lü yıllarda İsfahan’a göç ettirilen Ermeniler için yapılmış. Toplam 4 binadan ve büyük bir avludan oluşan Katedralin ibadet yapılan yeri çok güzel. Komple bütün tavana ve duvarlara, Hristiyanlığın önemli olayları, resimlerle tasvir edilmiş. Katedralin diğer bölümleri de sözde Ermeni soykırımı müzesine çevirmişler. Bahçesine de Erivan’daki sözde Ermeni soykırımı anıtının küçüğünü yapmışlar. Maalesef bir türlü ayrı düşünülemeyen, ayrı düşünülmesine izin verilmeyen ve insanoğlunun en büyük sorunu olan Din – Siyaset – Para üçgeninin Din ve Siyaset ayağı burada da karşımıza çıktı. Kutsal bir mekânda yapılan siyaset çok hoş olmamış.


Katedralden çıkıp Sallanan minarelere doğru yürümeye başladık. Fakat tahminimizden biraz uzun çıktı. Otostop çekmeyi düşündük ve ilk parmak kaldırdığımız araç bizi alıp sallanan minarelere götürdü. Sallanan Minareler ( Manar-e Jonban), 1300 yılında inşa edilen Amu Abdullah Garladani türbesine ek olarak yapılmış. Minare yapılırken aralarına ahşap tuğla konduğu için minare sallanıyor. Giriş ücretinin 20 bin tümen olan türbede, minareler bir görevli tarafından çıkıp sallanıyor. Bir minarenin sallanması ile diğer minarede sallanmaya başlıyor.


Otostopun zevkini aldıktan sonra dönüşü de otostopla yapmayı denedik. Bu sefer de ilk araba durup bizi aldı. Adam kendi yolunu değiştirip gideceğimiz yer olan İsfahan terminaline götürdü. Bu sefer tedbiri elden bırakmayıp önceden bilet almak istiyorduk. Terminalde biletleri sorduk ve bir sonraki durağımız olan Kazvin’e o gece saat 11’de otobüsün olduğunu öğrendik. Daha 5 saatimiz vardı. Biletlerimizi aldık.



Dönüşte taksi ile İsfahan merkeze geldik. Bir süre tekrar çarşıda dolaşıp bir yerde Beryan kebabı yedik. Daha sonra çantaları alıp otogara gittik ve bizi bekleyen ilginç yolculuğa başladık.


İsfahan’da görülmesi gereken yerler listesine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
https://uzaklardabiryer.com/2017/09/26/isfahanda-gorulmesi-gereken-10-yer/