Hostel’de İran’ın lavaşa benzeyen ekmeği ile klasik hostel kahvaltısı olan yağ, reçel ve süzme peynir’den oluşan kahvaltımızı yapıp vakit kaybetmeden gezmeye başladık. Tahran’ın çok büyük bir yer olduğunu dün kilometrelerce yürüyerek öğrenmiştik. O yüzden, bu gün gezmeye erken saatlerde başladık. Tahran’ın büyük olmasının yanında, gezilecek yerleri de birbirinden çok uzak. Bu yüzden Tahran’ı ya metro ya taksi motor ya da taksi ile gezmek gerekir. Fakat Tahran’da önemli yerlerin hepsine metroyla ulaşım olduğu için taksilerin ucuz olmasına rağmen, bence taksiye gerek yok. Tahran’da çok yaygın bir ulaşım aracı olan motor taksiler de oldukça ilginç. Sokaklarda çok sayıda motor taksiler var. Ortalıkta gördüğünüz herhangi bir motorun arkasına binebilirsiniz. Gideceğiniz yeri söyleyin ve sıkı tutunuz. Çok cüzzi bir fiyata, son sürat, istediğiniz yere götürecektir. Adrenalin tutkunlarına tavsiye ederim.



Metroya binmek için hostele en yakın durak olan Meydan-e Enghelab metro durağına doğru yürüdük. Bu durak aynı zamanda Tahran Üniversitesinin de durağı. Üniversite durağı olduğu, çevredeki çok sayıda kitapçının, kırtasiyecinin, kaldrımdaki kitap tezgahının olmasından anlaşılıyor. Metroyla ilk olarak Tahran terminalinin yanındaki meşhur Azadi (Özgürlük) Meydanına ve Meydanın ortasındaki dev Azadi Kulesine gittik.




Azadi Meydanı, İran’ın simgesi duruma gelmiş bir meydan. 50 bin m2’lik büyüklüğü ile İran’ın ikinci büyük meydanı. Meydan o kadar büyük ki; bir ucundan bakıldığında diğer ucundan geçen arabalar görünmüyor.






Meydanı turlayıp Azadi Tower’a (Özgürlük Kulesi) çıktık. 48 metre yüksekliğindeki kulede, sergi salonları, müzeler ve seyir terası var. Giriş 15 bin tümen. Bilet alanlar bir köşede bekliyor ve çoğunluk sağlanınca bir rehber tarafından gezdiriliyor. Parça parça bölümlerden oluşan salonlar var. Kulenin altında, İran’ın sporundan, müziğine, yemeğinden, eğitimine kadar her türlü tanıtımın yapıldığı bir salon, el sanatlarının sergilendiği bir salon ve yöresel kıyafetlerin sergilendiği bir salon var. Rehber eşliğinde bütün bölümler sırayla gezildikten sonra asansör ile çatı katına çıkılıyor. Kulenin tepesinden Tahran manzarası çok güzel.




Tahran’ın en önemli meydanından, en önemli Sarayı olan Saadabat Sarayına gitmek için metroya bindik. Saadabat Sarayına en yakın metro durağı olan Tajrish Metro İstasyonunda indik. Durak bulunduğu Shariati caddesinden yokuş yukarı yürümeye başladık. Yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüş ile sarayın bahçe kapısına geldik.


3 bin dönümlük bir arazide bulunan Saadabat sarayı, Kajar ve Pehlevi hanedanlığı tarafından kullanılmış. Dönem dönem çeşitli değişiklikler yapılarak, günümüze kadar, 19 müzeden oluşan bir kompleks halini almış. Yeşil ve Beyaz saray 15 bin, diğerleri 8 bin tümen. O yüzden girmeden önce bir kaç tane seçmenizde fayda var. Benim tavsiyem Rıza Pehlevi’nin kaldığı ve İran’ın en gösterişli saraylarından biri kabul edilen Green Palace Museum ( Yeşil Saray) ve yine Rıza Pehlevi’nin kullandığı, resmi seremonilerin yapıldığı Mellat Palace Museum ( White Palace) (Beyaz Saray).


Biletleri alıp kompleksin içine girdik. Bahçe tam anlamıyla muhteşem. Yüksek bir tepeye yapılan saray kopmleksi, şehri hâkim bir noktadan görüyor.


15 dakikalık bir tırmanış ile Yeşil saraya girdik. Dışarıdan sade görülen saray oldukça gösterişli döşenmiş. Saray ismini yeşil mermer ile kaplanan dış kaplamasından alıyor. Sarayın içi çok değerli süslemeler ve eşyalar ile dolu. Yatak odasında yazan bir ayrıntı da ilginç. Bu kadar şatafata düşkün şah yatak kullanmıyormuş. Karyolasının ahşap suntasına yatıyormuş. İçeride fotoğraf çekmek yasak.


Yeşil saraydan çıkıp, diğer müzelerin önlerinden geçip, Mellat Sarayına geldik. Aynı gösteriş bu sarayda da var. Gelen ziyaretçilerini ağırlandığı büyük oturma odası, yemek odası, bilardo salonu ve geniş lobi görenleri büyülüyor.




Yaklaşık 3 saat boyunca gezdiğimiz Saadabat Sarayından çıkıp tekrar metro durağına doğru ilerledik. Dönüşte Emamzadeh Saley Mosque’ya uğradık. Cami oldukça büyük bir alana kurulmuş. Avlusu çok kalabalık. Dışarıda şehitlik, İçeride de bir türbe var. Hayır, duası almak isteyenler girişte tuz, tatlı, pasta, şeker gibi yiyecekler ikram ediyor. Camiden çıkıp, Shariati caddesinden aşağı inmeye devam ederken bir kapalı çarşının içinden geçtik.





Metro ile şehir merkezindeki bir camiye gittik. Elimizdeki turist haritasında biraz büyükçe gösterilen caminin aslı çok büyük değilmiş. Çok vakit kaybetmeden, günün son yeri olan Ermeni kilisesine doğru ilerlediğimizde hava kararmaya başladı. Tahran sokaklarında sağa sola bakınarak kiliseye doğru yürüdük.



Yaklaşık 2 saatlik bir yürüyüşle kiliseye vardığımızda hava tamamen kararmıştı. Bu Kilise de kapalıyı. Bir kilisenin daha kapısından döndük.



O akşam Şiraz’a gideceğimiz için kiliseden sonra doğrudan hostele döndük. Tahran’dan Şiraz’a çok otobüs olduğunu bildiğimiz için çok da acele etmeden hostelde hazırlıklarımızı yaptık, biraz dinlendik ve çantalarımızı alıp metro ile otogara geçtik. Otogarda 13 saatlik Şiraz yolculuğu için 50 bin tümene bilet aldık. Otobüsümüz yine yatak olabilen koltukları olan VIP otobüslerden.

Tahran’da görülmesi gereken yerler listesine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
https://uzaklardabiryer.com/2017/09/17/tahranda-gorulmesi-gereken-10-yer/
Emeğine sağlık. Giriş ücretinin fotosu güzel hareket…