Bu gün Seher ile Ece’nin son günü. Sabahtan eşyaları hazırladık. Otel çıkış saati on. Saat 10’a gelirken çantaları resepsiyona bırakıp yollara düştük. İlk olarak son güne bıraktığımız otelin yanında bulunan Nakamise shopping street ve Sensoji tapınağı ve Asakusajinja mabedi var. Asakusa’da çok gezilecek ara cadde var. Hepsi birbirinden güzel. Başta Nakamise caddesi ve onun çevresinde bir çok caddeyi saatlerce gezebilirsiniz. Bol bol vaktimiz var. Bizde yaklaşık üç saat dolaştık. Hediyelik alışveriş yaptık ve kendimize bir şeyler aldık.


Tam merkezde bulunan Sensoji tapınağını ve Asakusajinja Shrine’ı gezdik. Tokyo’da her yerde olduğu gibi burada da Şinto Mabedi ve Budist Tapınağı yan yana.





Oradan İmparatorluk sarayı bahçesine gittik. Tokyo’nun tam merkezinde Tokyo diye bir semt var. İmparatorluk sarayı da bu Tokyo’nun metro istasyonunun tam karşısında. Metrodan inince beş dakika yürüme mesafesi.



Tokugava şoygunluğuna 256 yıl yönetim merkezliği yapan saray günümüzde imparatorluk sarayı olarak kullanılıyor. Şu an hala imparator burada kalıyor. İçeri giriş yasak. Sadece yılın iki günü kapılarını ziyaretçilerine açıyor. Saray batılıların saraylarının aksine son derece mütevazi bir şekilde yapılmış. Hatta çevresindeki gökdelen oteller saraydan daha lüks görünüyor.

Saat üç gibi geldik. Yerden çok yakınan Tokyo’da bu kadar geniş bir alan görmek garibimize gitti. Ama sonuçta imparator bahçesi biraz büyük olacak tabi. Neyse saray bahçesinin sınır duvarına geldik. Her yer kapalı. Biz de geç kaldık sandık. Meğer bütün gezilecek yer o gördüğümüz saray duvarının dışındaki bahçeymiş. Burada bir kez daha gezi kitapları bizi yanılttı. Okuduğumuza göre biz kocaman bir bahçe bekliyorduk. Bütün gün zor gezilir diye bekliyorduk. Toplam gezimiz bir saat sürmedi. Normal bir parkın içinden gelip. Saray duvarının dibine geldik. Duvar dibinde biraz yürüyüp geldiğimiz bahçeden geri döndük. Bu kadar kısa olacağına inanamadık. Oradaki polislere sorduk. Onlar da sadece bu kadar gezilebileceğini söyledi.



Toplam bütün görülecek şey 17. Yüzyıldan kalan Japon mimarisi ile yapılan iki köprü, cephanelikler ve gözetleme kuleleri. Bir de duvar dışında kalan geniş bir park.



Biz son dakikada kısa bir tura atalım diye geldik, iyi ki yarım gün, bir gün ayırmamışız buraya. Tokyo’da imparatorluk sarayını gezmek için çok fazla bir zaman ayırmaya gerek yokmuş.


Akşam üstü 5 gibi Asakusa’ya geri döndük. Öncelikle ben kapsülden yer ayırtıp çantamı bıraktım. Sonra bir yerde kahve içip, eşyaları otelden aldık. Ağırlaşan çantalarla uzun havaalanı yolculuğumuz başladı. Arada bir iki metro krizi yaşadık. Yanlış istasyona girdik. Yarı yola giden metroya binmişiz. Tokyo’yu tam öğrendik derken Tokyo hala bize sürpriz yapıyor.
Sonuçta bir sıkıntı yaşamadan havaalanına geldik. Sarıldık vedalaştık. Bayram lokumumu ve bayram çikolatamı uğurladım. Gezimin kalabalık ve büyük Tokyo durağında Seher ile Ece’nin bana mesai arkadaşlığı çok güzel oldu. İkisine de bana eşlik ettikleri için sonsuz teşekkürler ediyorum. Yoğun bir tempo ile Tokyo’nun altını üstüne getirdik. Güldük, yorulduk, ıslandık, şaşırdık ve Japonlara aşık olduk.
Onur’cum, guzel misafirperverligin icin biz sana cooookkkkk tesekkur ederiz. :))
Arigato gozai mas!
Ben teşekkür ederim. Dünyanın öbür ucundan kalkıp geldiniz rotamı şenlendirdiniz 🙂 arigato gozai maz