Dünya piyasasında kendini tam olarak tanıtamasa da dünyanda şarabın başkenti Moldova desek abartı olmaz. Şarap üretimiyle, tüketimiyle, bağcılığıyla ve kültürüyle Moldova tam olarak bu sıfatı hakkediyor. Ülkenin yerüstü kadar bir de yerin altı var. Öyle ki restoranlar, dükkanlar, şarap mağazaları, mahzenler hep yerin altında. Ülkenin sayısız bölgesinde yüzlerce şarap mahzeni var.

Bu mahzenlerden en değerlilerinden biri Başkent Kişinev’in güneyindeki 2 milyon şişe rezervi ve 200 km uzunluğuyla dünyanın en büyük mahzeni olan Milestii Mici firmasına ait olan mahzen. Diğeri de Kişinev’in 15km kuzeyindeki 1.25 milyon şişe rezervi, 120 km uzunluğu ve 100mt derinliği ile dünyanın en büyük 2. mahzeni olan Cricova firmasına ait mahzen.

Kişinev’den kısa sürede ulaşabileceğiniz Cricova bölgesindeki Cricova şarap mahzeninin önüne geldiğinizde karşınıza çıkan küçük bir resepsiyon binasını görünce insan başta koca mahzenin nasıl bir yer olacağına şaşırıyor. Mahzeni gezmek için resepsiyonun önüne kadar gitmek size ait. Kapısına gelince resepsiyondaki bayanlar size çok çeşitli tur programlarını tanıtmaya başlıyor. Çok farklı çeşitleri olan turların arasında en gözde ve akla yatkın olanı 2 saat süren, 4 şarap tadımlık, kuruyemiş ve atıştırmalık ikramı olan benim de tercih ettiğim 450leilik Business turu (160TL). Turları şehirden ya da https://winetours.md/eng/winery-tours/cricova-winery adresinden alabiliyorsunuz. Bireysel olarak mahzen gezilmiyor.

Tur saatiniz geldiğinde rehber sizi alıyor ve bir buggye bindiriyor. Ondan sonra hız trenine binmişiniz gibi sizi heyecanlandıran tur başlıyor. Bizim grup benimle beraber 4 kişiydi. Kışın gitmenin avantajı aşırı kalabalıktan uzak sakin ve rahat bir tur oluyor. Rehberimiz de yazları Antalya’da çalışan sevimli bir Moldovalı genç.
Buggyle bir kapıdan dağın içine girince gördüklerinize hayret etmeye başlıyorsunuz. Hızla yolda ilerlerken karşınıza caddeler sokaklar, yaya geçitleri, trafik levhaları çıkıyor. bir süre ilerledikten sonra ilk durak şarap fıçıların bekletildiği alan oluyor. 6 tonluk fıçılardan küçük fıçılara kadar bir çok fıçı şişelenme zamanını bekliyor.



Turun bir sonraki durağında fıçılarda bekleyen şarapların şişelendiği tesise geldik. Burada fıçılardaki şaraplar dev bir cihazda şişeleniyor ve 45 derece açıyla duracak şekilde yerleştiriliyor. Sonu görünmeyen bir koridorda sağlı sollu yüzbinlerce şişe bir grup kadın tarafından her gün döndürülüyor. Kadınların tek işi şişeleri tek tek döndürmek.



Buggylere binip tekrar yola koyulduk. her gördüğümüz yer bizi bir önceki yerden daha da şaşırtıyordu. Sıradaki durağımız mahzenin sineması oldu. Yaklaşık 15dakikalık Cricova ile ilgili belgeseli izlerken ikram edilen köpüklü şaraplarımızı içtik.


Sinemadan çıkıp turun en etkileyici yerin içine girdik. Girişte solda bulunan küçük bir kiliseyi ziyaret edip. Yıllanmış ve içmeye hazır olan şarapların saklandığı yere geçtik. Büyük bir şarap kadehi şeklinde olan koridorda. Birbirinden değerli şaraplar yıl sırasına göre dizilmiş. 3 tane en değerli içecek ise camlı bir bölüme konulmuş. 1902 yılından beri bekleyen Çek yapımı Becherovka ve İsrail yapımı şarap ve konyak.




Ayrıca şişelerin saklandığı kadeh şeklindeki salonda ünlü siyasetçilerin ve sanatçıların satın alıp, saklanması için konulduğu şaraplar da var. Salonun yanında burayı ziyaret eden ünlülerin fotoğraflarının konulduğu duvarda bizden bir tek Süleyman Demirel’in fotoğrafı yer alıyor.


Turun sonlarına yaklaşırken tadım yapılan odalara geldik. 4 çeşit oda var. ilk olarak Yuri Gagarin’in konuk olduğu ve odaya adını verdiği Gararin odası, hemen yanında Deniz odası, karşısında ünlülerin ağırlandığı büyük oda ve gelen ziyaretçilerin ağırlandığı geleneksel oda.



Hep beraber geleneksel odaya girdik. Biz gelmeden masamız hazırlanmış. Kuruyemiş ve ikramlar eşliğinde tadıma başladık. Rehber içeceğimiz şarapları büyük bir gösterişle tanıtıp ikram etti. Bir beyaz, bir kırmızı bir de köpüklü şarabın tadında baktık. Ya ortamın ambiyansından ya da gerçekten öyle bilmiyorum ama şarapların hepsi mükemmeldi.

Yaklaşık yarım saatlik tadımın sonlarına doğru herkesin yüzü gülmeye başladı. Sohbet iyice koyulaştı. Odadan ayrılıp buggye bindik ve turun son durağı olan şarap ve hediyelik eşya satış mağazasına geçtik.


Mahzenin içindeki iki saatlik turdan sonra yer yüzüne çıktığımızda herkes çok memnundu.

Krikova mahzende bir tek Demirel’in fotoğrafı var demişsiniz, iki binli yıllarda güncelleme olmuş demek ki. Gidecek olanlara sürpriz olsun.
yazılarınız çok güzel videolarla beraber çok iyi olmuş umarım devamı gelir