Batum, kökleri ilk çağ’a kadar uzanan bir şehir. Tarih boyunca çok fazla el değiştirmeyen şehir genelde Gürcistan krallığı altında kaldı. Günümüzde de Gürcistan’ın Acara özerk Cumhuriyetinin başkenti. Batum’un diğer bir önemi ise subtropikal bir iklimde oluşu. Bunun sonucunda her türlü bitki ve ağacın yetişebileceği çok çeşitlilik inanılmaz güzel bir coğrafya sağlıyor.

Şehirde çok fazla kale ya da güvenlik kuleleri olmamasına rağmen her dine ibadet yerleri bulmak mümkün. Şehri kabaca dört bölmeye ayırmak mümkün. Gürcistan’ın modern yüzü ve eğlence bölgesi olan sahil boyunca uzanan Batumi Boulevard, Hemen arkasında bulunan ve şehrin tarihi yüzünü yansıtan Old Batumi, Batum’un doğusunu kaplayan ve her türlü yeşillik çeşidini fazlasıyla bulabileceğiniz Botanik park ve son olarak yerel halkın yaşadığı Eski Batum ve Batum Bulvarı’nın daha iç kesimlerindeki turistik olmayan Batum.

O gün sabahtan kalkıp hamur işi yiyeceklerden kahvaltımızı yapıp Dönüş bileti almaya gittik. Gürcistan’a Türkiye’nin dört bir yerinden üç firma çalışıyor. Bunlar Metro, Lüks Karadeniz ve Doğu Karadeniz. Özellikle Lüks ve Doğu Karadeniz Antalya’dan Tiflis’e her gün seferler düzenliyor. Fiyatı da 100tl. Uçak fiyatları 350’den başlıyor. Bütün bunların yanında Trabzon’dan itibaren her yerden Batum’a sürekli seferler var.

Ertesi gün için biletlerimizi alıp Tiflis Meydanından Eski Batum sokaklarına doğru yürümeye başladık. İlk olarak yakınlarımızda bulunan The Virgin Nativity Cathedral’ini, St. Barbara’s Kilisesini, Sinagogu, Ermeni Apostolik Kilisesini geziyoruz. Eski Batum’da her dinin ibadet yeri bulunuyor. Rus mimarisinden izler taşıyan düzgün ve ağaçlı sokaklar bu ibadet yerleri ile her çeşit insana saygıyı ön plana çıkartıyor.

Denize doğru yürüyerek Avrupa Meydanına geldiğimizde şehrin ince işçiliği karşımıza çıkıyor. Meydanın ismi Batum’un yeni yüzene hitaben verilmiş olsa da Avrupa Meydan’ı oldukça eski bir meydan. Meydanın hemen köşesinde Astronomik saatin bulunduğu görkemli bir bina var. Astronomik saat, ay’ın ve güneşin durumunu, saati, ayı ve burçları gösteren çok işlevli ve oldukça gösterişli bir saat. Meydanın tam ortasındaki uzun sütunun tepesindeki heykel ise Elinde altın post ile duran Medea heykeli. Altın post hikâyesi, Gürcistan’ın Karadeniz kıyılarında geçmiş bir mitolojik bir hikâye.

Meydanın o büyülü atmosferini arkamızda bırakıp azıcık daha ilerlediğimizde karşımıza Batum Drama Tiyatrosu ve önündeki büyük Neptün fıskiyesi çıkıyor. Neptün fıskiyesi İtalya’nın Bologna Şehrindeki Neptün çeşmesinin kopyası. Batum sokaklarında İtalyan çizgisi sadece bununla da kalmıyor. Biraz ilerisinde bulunan ve oldukça gösterişli olan Piazza Meydanı baştan sona bir İtalyan mimarisinin ürünü. 3 otelin, cafelerin, barların ve restoranların bulunduğu bu yarı kapalı meydan, çeşmeleri, yer mozaikleri ve ince işçiliği ile tam bir küçük İtalya.

Küçük İtalya’dan çıkıp Eski Batum sokaklarında yürüyerek, teleferiğin olduğu köşeye ile birleşen Türk mahallesine gidiyoruz.  Zaten çok fazla Türk markasının bulunduğu Batum’da, Türk mahallesinin Türkiye’deki her hangi bir mahalleden hiçbir farkı yok. Kahvehanelerden, kebapçılara, ocak başı mekânlarından, çiğ köftecilere kadar her şey var. Tam merkezinde de Orta Camisi bulunuyor.

Bütün gün Batum sokaklarını gezip fotoğraflarını çekerek akşamüstünü bulmuştuk. Hostele geldiğimizde hava kararmaya başlamıştı. Son gecemizde yapacağımız casino turlarını atmadan önce biraz dinlendik ve çantaları son bir kez düzenledik.

Gürcistan’da casinolar Kıbrıs’da ki kadar bonkör değiller. Değil yemek, alkollü içkiler bile paralı. Casinoda alabileceğiniz ücretsiz tek şey alkolsüz meşrubatlar ve sıcak içecekler. Bu yüzden Casino turu atmadan önce bir Gürcü restoranına oturup yemek yiyoruz. Yemek yerken yine karşımıza her yerde karşımıza çıkan bir resim çıkıyor. Resimde bir grup Gürcü bir masa etrafında oturmuş yemek yiyor. Resmin sahibi 1800’lerin sonlarına doğru yaşamış Gürcistan’ın en büyük ressamı olan Niko Pirosmani (Pirosmanaşvili). Pirosmani, fakir bir aileden gelmiş ve resme merak salmış. Hiç bir eğitim almadan kendini geliştiren Pirosmani, resimlerini parasızlıktan siyah muşambalara yapıyormuş. Resimlerinin bütün Gürcistan’ı süslediğini, çok değerlendiğini göremeden fakirlikten ölmüş. öyle ki mezarı bile belli değil.

Gürcistan’da casino kültürünün en yaygın olan yeri Batum. Dünya çapında lüks oteller zincirinin bir birleri ile yarışan lükslükteki casinoların çok olmasının sebebi gelen turistin fazla olmasının yanında şüphesiz Türkiye’ye de yakın olması. Öyle ki daha Sarp sınır kapısından geçer geçmez casinolar başlıyor ve Batum’ kadar birçok casino, gelen Türkleri kapmaya çalışıyor. Biz de o gece beş altı casino dolaştık. Casinolara girmeden otoparklardaki Gürcü plakasından çok 61 (Trabzon) ve 53 (Rize) plakalarının olmasına hiç şaşırmıyoruz. Casinoda çalışan çok fazla Türk var. Türk olmayanlarda Türkçeyi biliyor. Makinelerin üzerinde Türkçe yazılar yazıyor. Işıl ışıl casinolarda biraz şansımızı deneyip dönüyoruz.