Barselona 1

Picasso, Dali, Gaudi, Joan Miro, Hemingway…
Tapas, Cava, Sangria, Patatas Bravas, Paella, Creme Catalana, Churros ve sıcak çikolata…
Flamenko, Bar Marsella, Palau De La Musica Catalana…

Ne aradığına ne hissettiğine bağlıdır bir şehri sevmek. Bazen ruhu vardır şehrin, seni de dahil eder içine. Yaşarsın o ruhla.Kısıtlıdır zamanın. Zira hep kısıtlıdır zaman. Ama o kadarcık zamanda ruha girmek de girmemek de senin elindedir.Ya gezdim gördüm dersin biter ya da hissedersin, kalır o his sende bir ömür. Barselona ruhu olan ve o ruhla yaşayan şehirlerden. Mimarisiyle masal dünyasındaymışsınız hissini veriyor. Ressamlarıyla kübizmden girip sürrealizmden çıkartıyor. Besleniyorsunuz sanatla, tarihle ve bunlarla iç içe yaşayan insanların mutluluğu ile.

Sene 2015 aylardan Şubat…Mevsime göre hava gayet iyi. Günümüz kısıtlı demiştim evet 4 gece 5 gün. Bir şehri anlamaya, tanımaya yetmeyecek kadar az. Ama ben anladığım, gördüğüm ve hissettiğim kadarını yazmaya çalışacağım.(Biraz daha fazla his ve güzel şeyler görüp, yaşamak için 1 hafta önerebilirim)

Barselona Katalanlar’ın başkenti ve özgürlüğün simgesi…Diktatör Franco rejimine başkaldıran ,özgürlük mücadelesi veren şehir. Futbolu sevmesem de Barça ile Real Madrid’’in ezeli rekabetinin içinde diktatöre ve diktatörlüğe karşı bir mücadelenin de olduğunu okumak hoşuma gitmişti.

Yine ilgisini çekecekler için İspanya iç savaşının anlatıldığı Hemingway ‘in romanı ‘ Çanlar Kimin için Çalıyor’ gitmeden önce okunacaklar listenize eklenebilir.

Çanlar Kimin İçin Çalıyor’dan bir kaç bölüm yazmak istedim; sevdiğim ve kitapta altını çizdiğim:

“…Bir rejimin altında yaşamak, onunla savaşmaktan daha kolaydı.”

“…Biz yaşamak için savaşıyoruz.Ama işi başarmak isterdim, böylece oradaki o çalıya bir mendil bağlayabilirdim, gündüz gelip, yumurtaları alıp bir tavuğun altına koyabilirdim ve kendi avlumda keklik yavrularını görebilirdim.Böyle küçük ve düzenli şeyler isterdim.

Ama senin evin yok ve olmayan evinin avlusu da yok dedi Andres.Yarın savaşa gidecek kardeşinden başka ailen de yok; güneş, rüzgar ve boş bir mideden başka hiçbir şeye sahip değilsin”

“…Zalimlikten nefret ettiği kadar adil olamamaktan da nefret ediyordu.”

BİRİNCİ GÜN:

Ciudad Condal (yemek), Casa Batllo, Casa Mila, Mercat de Sant Josep de la Boqueria, Las Tarantos (Flamenko show)

İlk günümüz öğlen saatlerinde uçaktan inmemiz (Havaalanından Aerobus denen otobüslerle şehir merkezine ulaşabilirsiniz kolayca) ve kalacağımız yeri bulmakla başlıyor. Kaldığımız yer Hostalin Barcelona Gran Via. Konum, fiyat,temizlik ,rahatlık bakımından bizce çok tatmin ediciydi (booking.com).Önerebilirim.Metroya 5 dk. yürüme mesafesinde ve metroya binmeden küçük, şirin bir pastane var. Oradan her sabah kruvasanlarımızı ve çayımızı alarak gezimize başladık.(Metro için t-10 biletleri var.10 binişlik ve sizden başkaları da kullanabilir. Onlardan alabilirsiniz tek tek almaktan daha ekonomik), Ancaak kaldığımız yeri tavsiye etmekle birlikte benim önerim aşık olduğum Barri Gotic bölgesinde kalmanızdır. O bölgede yapacağınız konaklama ruhunuza çok iyi gelecek. Bir daha gidersem tercihim Barri Gotic bölgesi olacak.Siz de benim gibi hislere ve yaşanmışlıklara önem veriyorsanız eminim Gotic Mahalleyi seveceksiniz. Konum olarak da geziniz için çok uygun, La Rambla’nın hemen bitişiği.

IMG_20150218_113250
Hostalin Barcelona’nın dışarıdan görünümü
IMG_20150218_110848
Odanın içi.Karşınızda küçük bir balkon ve sağda banyo var.
IMG_9749
Küçük balkonumuzdan caddenin görüntüsü.
11836962_10153032523702091_1520109345_o
Kaldığımız otele yakın olan pastaneden ekmeğini almaya gelen, sabahın çok erken saati olmasına rağmen  yüzü gülen teyze.

Otelden çıkıp ilk iş yemek ihtiyacımızı gidermek oldu. Yemek için ilk adres otele iki sokak mesafede bulunan Ciudad Condal (Cerveceria Catalana ise bir diğer şubesinin adı) adlı tapaslarıyla ünlü mekan(Rambla de Catalunya, 18). Malum meşhur olan her yer kalabalıktır. Açlığımızın itici gücüyle hemen yer bulduk ve bara yerleştik. Patatas Bravas (fırında patates ve özel sosundan oluşuyor) ve birkaç tapas söyledik(padron:kızarmış küçük biberler ve deniz ürünleri içeren birkaç tapas.Tapas:Minik atıştırmalıklar.Kanepe şeklindeler.Ve deniz ürünlüsü,kırmızı etlisi olduğu gibi meze şeklinde sunumlu olanları da mevcut) . Ve bir sürahi sangria(meyveli şarap kokteyli)… Fiyatlar ortalamanın biraz üstü ama yemekler lezzetli ve sangria müthişti.

IMG_7849

IMG_7851
Sıra sıra dizilmiş enfes tapaslar ve köşede Sangria:)
IMG_7852
Sangria

Buradan sonraki yerimiz Passeig de Gracia. Uzun, lüks mağazaların olduğu ama en önemlisi Katalan mimar Gaudi’nin eserlerindan Casa Batllo ve Casa Mila /La Pedrera’nın bulunduğu cadde. Burası yemek yediğimiz yere oldukça yakın olduğundan yürüyoruz. Yol üstünde Casa Batllo, Casa Ametlier ve Casa Morera yapıları yan yana. Casa Ametlier’in mimarı Josep Puig i Cadafalch. Casa Morera’nın mimarı ise Domènech i Montaner. Casa Katalanca “ev/konut” anlamında.

Casa Batllo masal evlerinden kopup gelmiş. Büyülüyor sizi. Hayal gücünüzü zorluyor. Diyorsunuz ki zor mudur beton yığını yapılar yerine hayal dünyamıza dönmemizi sağlayan yapılar yapmak, renk vermek grileşmiş dünyamıza? Sonra hatırlıyorsunuz kimilerine göre masalların önemsizliğini ve masalların gerçeklere eş olmadığını. Hatırlıyorsunuz kocaman biçimsiz beton yığınlarının ruhlarımızı, hayal gücümüzü köreltip, gerçek hayata dönmeye zorladığını… Ben yaşasaydım Barselona’da geçip Casa Batllo’nun karşısına meditasyon yaparcasına kenetlenip izlerdim bir süre.İzlerdim ki ruhumun en derinine inebileyim, kendime dönebiliyem…Kendime ve mümkün olduğunca çocukluğuma…

Girişte bilet için çok az sıra var ama yaz aylarında işi şansa bırakmamak lazımmış. Sıra beklememek için önceden internet sitelerinden bilet almakta fayda var. Giriş 21.5 Euro ve fiyata audioguide da dahil.

Gelelim Gaudi’ye. Antoni Gaudi 1852-1926 yılları arasında yaşamış Katalan mimar.Antoni Gaudi Art Nouveau akımının en başarılı temsilcilerinden olarak geçiyor. Art Nouveau ise 1890-1910 arasında sanatta yeni modernizm akımının adı.

Casa Batllo Kemikler Evi olarak adlandırılıyor. Dış cepheden bakınca ilk kattaki ince sütunlar kemik görünümünde. Üst kısım ejderha sırtını andırıyor. Gaudi eserlerini doğadan ilham alarak, canlılardan; özellikle bitki, ağaç ve hayvanları gözlemleyerek yaratmış. Vitraylı pencereler dikkat çekici. Evin arka bahçe ve terası görülmeye değer… Terasta dikkati çeken Gaudi ile özdeşleşmiş bacalar ve mozaik yapılar. Casa Batllo Unesco Dünya Mirası listesinde bulunuyor.

IMG_8021
Casa Morera, Casa Ametlier,Casa Batllo
IMG_8015
Casa Batllo
IMG_8017
Casa Batllo
IMG_8098
Casa Batllo’yu akşam dışardan karşısına geçip izlerseniz büyüsüne kapılabilirsiniz benim gibi.

Buradan çıkıp caddenin karşısına geçtiğimizde yoldan devam edip hemen köşede Casa Mila’yı görmeniz mümkün. Biz dıştan fotoğraflamakla yetindik. Çünkü zamanın darlığı ve maddi yönden tercih yapma gerekliliği bizi Casa Batllo’yu tercih etmeye itti.

IMG_8051
-Casa Mila-

Casa Mila’nın hemen yanında Vincon isimli tasarım ürünler satan bir mağaza var. Biz ilk katını hızlıca gezmiştik. İlginizi çekebilecek ürünler olabilir.

IMG_8080

Buradan Mercat de Sant Josep de la Boqueria kısaca La Boqueria’ya gitmek için acele ediyoruz. Çünkü mevsimin kış olmasından dolayı La Boqueria erken kapanıyor ve Pazar günleri kapalı. La Boqueria La Rambla’da.. La Rambla Barselona’nın en ünlü, en kalabalık caddesi(La rambla’yı daha sonraki yazımda anlatacağım). La rambla’ya gitmeden önce Casa Batllo’nun bir sokak yanında bulunan Fundació Antoni Tàpies/Antoni Tapies Vakfı’nı dışarıdan görmek istedik.

Antoni Tapies 1923 Barselona doğumlu Katalan ressam ve heykaltraş.Bu vakıfta 2.000 kadar sanatçının yapıtı bulunmaktaymış ve Antoni Tapies’in hayatına ve çalışmalarına adanmış. Sanatta modernizmin anlaşılması ve yeni sanatçıların yetişmesi için örnek bir konuma sahipmiş. Mimarı Lluís Domènech i Montaner.

IMG_8094
Fundació Antoni Tàpies

Buradan metro ile La Boqueria’ya geçiyoruz. La Boqueria Barselona’nın meşhur ve renkli taze meyve, balık pazarı. Rengarenk bir manzara karşılıyor sizi girişte. Çeşit çeşit tropikal meyveler, çikolatalar, şekerler, meyve suları sıralanmış.

Arkalara doğru gittiğinizde deniz ürünlerinin satıldığı tezgahlar var. Tapas satan yerler de mevcut. Bence gidin taptaze meyvenizi ve ya meyve suyunuzu alın ve yorgunluğunuzu giderin.Hindistan cevizi ve mango suyuyunu denedik, güzeldi.

IMG_9787
La Boqueria
IMG_8120
La Boqueria
IMG_8119
La Boqueria
IMG_9799
La Boqueria
IMG_8941
La Rambla’da ressam Joan Miro’nun mozaiği

Buradan çıkıp Flamenko gösterisi izlemek üzere daha önce araştırdığımız Las Tarantos isimli mekana gidiyoruz. Mekan Plaça Reial’de. La Rambla’ya çok yakın. Flamenko Endülüs bölgesine ait bir dans olsa da burada da başarılı bir Flamenko gösterisi izlenebileceğini okumuştum. Mekanda 30 dk’lık Flamenko gösterileri var. Biz gittiğimizde çok sıra vardı. Saat 21.00 gibi gitmemize rağmen 22.30’daki gösteriye bilet alabildik. Giriş ücreti 10euro. Diğer mekanlara göre fiyat olarak da uygun. Burada havalanından şehre gitmek üzere bineceğiniz Aerobuslara binmeden alınan şehir broşüründeki indirim kuponlarından yararlanabilirsiniz. Bekleme süremiz olduğundan ve acıktığımızdan dilim pizza satan bir yer bulup yedik ama orda da uzunca bir sıra bekledik..

Gelelim Flamenko gösterisine. Bence müthişti. Tiyatroda izlediğiniz güzel bir oyunun, dinlediğiniz güzel bir müziğin, baktığınız güzel bir resmin  bütün hislerinizi tetikleyip uyandırması gibi bu dans da bütün duygularınızı harekete geçiriyor.Kalp atışları dans edenlerle birlikte ritm tutarcasına hızlanıyor.Bazen soluk almamacasına izliyorsunuz, o an kalbiniz de duracak gibi oluyor.Başka nasıl anlatabilirm bilmiyorum ama çok etkileyici ve çok ateşli bir dans.

Ama yok  bizi 30 dakikalık gösteri kesmez derseniz,  size alternatif flamenko mekanları olarak şunları yazabilirim:1-Palau Dalmases:El Born’da.Picasso Müzesi karşısı.1 saat.20E.bir adet içki dahil.2-Palacio del Flamanco:C. Balmes 139, Barcelona(Buranın gösterilerinin iyi olduğunu okumuştum) 3-El Tablao de Carmen:13,Poble Espanyol de Montjuïc

 

IMG_8144

IMG_8153
Las Tarantos
IMG_8152
Las Tarantos

Buradan çıkıp biraz La Ramla’yı dolaşıp kaldığımız otele dönüyoruz. Kışın metro 00.00’da kapanıyor.Ancak otelimiz 15dk mesafede olduğu için biz metroya yetişemediğimizde yürüdük.Ama  gezi boyunca o kadar yoruluyorsunuz ki kısa mesafe yürümek dahi gözünüze gelebiliyor.O yüzden metro saatlerine dikkat etmekte fayda var:)
İlk günümüz böyleydi.Devamı yakında…Görüşürüz:)

Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s