Atom bombası, Hiroşima toprakları üzerine düşüp, insanoğlunun eliyle yapılan en büyük felaketi yarattığında, Sadako Sasaki henüz 2 yaşındaydı. On binlerce Japon bir anda, yüz binlercesi de zaman içinde çeşitli şekillerde ölürken küçük Japon kız Sadako, paytak, paytak yürüyüp çevresine gülücükler saçıyor dünyayı öğrenmeye çalışıyordu. Bütün dünya şok olmuş Sadako’nun yaşadığı şehrin yok olmasını izliyor, siyasetçilerse eli kanlı, böyle bir felaketi nasıl yaptıklarına şaşırıyorlardı.


Okulun atletizm takımı adına katıldığı koşu yarışması bitimi başı dönüp yere yığıldığında, Sadako henüz 9 yaşındaydı. Yere düşen Sadako’yu görünce, hocaları ve arkadaşları bir anda Sadako’nun yanına geliyor ve hastaneye kaldırıyorlar. Doktorlar hastanede kötü haberi veriyor. Sadako lösemiye yakalanmıştı. Sadako’nun kanser olması o dönem Hiroşimalılar için değişik bir durum değildi. On binlerce Japon kanserdi ve hepsi ölüyordu. Ama hangi dönem için, hangi koşul için olursa olsun 9 yaşındaki küçük bir kız çocuğunun kanser olması, insanlık için, siyasetçiler için, büyükler için büyük bir ayıptı ve bu büyük bir yıkımdı.



Bir efsaneye göre kağıttan bin turna kuşu yapanların dileklerinin kabul olacağını öğrendiğinde Sadako henüz 11 yaşındaydı. Çevresindeki herkesin ümidini kaybetmesine rağmen Sadako, büyük bir umutla, küçücük parmaklarıyla hayata tutunuyordu. Turna kuşu efsanesini onun için bir umut ışığıydı. Hemen kağıttan turna kuşları yapmaya başladı. Hastalığı iyice kötüye gitse de o sabah akşam hiç durmadan turna kuşu yapıyor yaptıkça kendini iyi hissediyordu. Baştan sona yok olan bir şehirde kağıt bulmakta zor olduğu için kuşların boyutları iyice küçülüyor ve yapımı daha da zorlaşıyordu.


644. turna kuşunu yaparken hayata gözlerini yumduğunda Sadako henüz 12 yaşındaydı. Küçük Japon kızın vücudu büyüklerin acımasız dünyasına daha fazla dayanamadı. Küçücük bedeni diğer yüz binlerce atom bombası mağdurları gibi toprağa verildi. Ama geride yapılması gereken 356 adet daha turna kuşu kalmıştı. Geri kalan turna kuşlarının yapımını birlik olup okul arkadaşları üstlendi. Bir kulüp kurdular. Hep birlikte yapmaya başladılar. Bin tane turna kuşu tamamlanmıştı ama turna kuşu yapımı bir türlü bitmiyordu. Şehrin diğer okuldaki öğrenciler yapmaya başladı. Sonra bütün ülkenin öğrencileri yapmaya başladı. Ülkenin dört bir yanında, küçük çocuklar ölmesin diye binlerce turna kuşu yapılıyordu. Sadako’nun o küçücük bedeninden çıkan ruh bütün ülkeye hatta bütün dünyaya yayılmıştı. Artık Sadako ve turna kuşları barış elçisi olup herkese bu dünyada çocuklarında yaşadığını hatırlatıyordu.



Hiroşima Barış Parkına ve dünyanın dört bir yanına Sadako’nun ve turna kuşlarının heykelleri dikildiğinde Sadako ölümsüzleşmişti. Artık büyüklerin kirli dünyası ona bir zarar veremeyecekti.


