Bir ada düşünün ki kutsal kabul edilsin ve insan ayakları bu kutsal adaya basmasın diye ibadethane denizin üzerine yapılsın, kayıkların üzerinde ibadet edilsin ve Törenler kayıklarda olsun.


Böyle bir ada Japonya’nın güneyinde, Hiroşima’ya yaklaşık bir saatlik uzaklıkta Seto iç denizde bulunuyor. Tamamen Şinto ve Budist rahiplerin yaşadığı Miyajima adası çok eski tarihlerde kutsal bir ada olarak kabul ediliyordu. Adaya Şinto ve Budist rahipleri dışında birinin ayak basması yasaktı. 500’lü yıllarda adanın kıyısına, denizin üstüne Itsukushima Shrine inşa edilir. ( Shrine, Şinto dininin ibadethanesidir.) Shrine’ların önüne torii adında bir giriş kapısı konuşması Şinto’ya göre mecburdur. Denizin üzerine inşa edilen Itsukushima Shrine’ın giriş kapısı olan torii de tam denizin ortasına inşa edilir. Bundaki amaç ibadet etmek için gelenler, adaya ayak basmadan denizin açığındaki torii’de ibadetini yapsın.


Günümüzde adanın kutsallığı devam ediyor ama insan ayaklarının adayı kirlettiğine inanılmıyor. Ayak basılmasın diye inşa edilen shrine’nın ve toriinin de gelen turistler tarafından bol bol fotoğrafı çekiliyor. Japonya’da yapılan araştırmaya göre Japonya’da en çok fotoğrafı çekilen üç yerden birisi bu shrine.

Miyajima, Hiroşima yakınlarında bir ada. Hiroşima’dan kara yoluyla ya da tren ile bir saatlik mesafede olan Miyajimaguchi feribot limanına, oradan sürekli kalkan ve yaklaşık 10 dakika süren feribot ile Miyajima adasına varılıyor. Daha hızlı adaya varmak isteyenler için de direk Hiroşima’dan Miyajima adasına hızlı feribot var. Fakat bunun fiyatı 5 katı daha pahalı. Ada oldukça küçük olmasına rağmen çok etkileyici bir ada. Daha adaya yaklaşmadan denizin ortasındaki toriiyi görüp etkilenmeye başlıyorsunuz. Adaya adım atar atmaz geyiklerden oluşan bir karşılama komitesi tarafından karşılanınca adanın çok farklı bir yer olduğunu anlıyorsunuz.



Miyajima adasında çok fazla sayıda Şinto shrine’ı ve Budist tapınağı bulunuyor. Shrine’ların en önemlisi ve en büyüğü denizin üstüne yapılan Itsukushima shrine’ı. İlk yapıldığında küçük yapılmış ve zamanla büyütülmüş. Çok defa yangından kül olmuş tekrar yapılmış. Bunun yanında Toyokuni shrine, beşli pagoda ( Budistlerin dini yapıları.), Omoto Shrine, Tahoto pagodası, Daishoin tapınağı, kiyomori shrine, Daiganji tapınağı, Miyama shrine, Okunoin tapınağı ve daha birçok Budist tapınağı ve Şinto shrine’ı bulunmakta.





Ada kutsallığının yanında büyüleyici bir doğaya sahip. Adanın en yüksek yeri 535mt yükseklikteki Misen dağı. Misen dağına teleferikle çıkılabileceği gibi yürüyerek de çıkılabiliyor. Birkaç çeşit yürüyüş rotası var. Bu rotaları gösteren haritaları Miyajima adasında her yerde bulabilirsiniz. Misen dağına yürüyerek çıkmak biraz yorucu olsa da yürüyüş esnasında seyredilen manzara yorgunluğu unutturuyor. Uzun bir yürüyüş ya da kısa bir teleferik yolculuğundan sonra Misen dağının zirvesindesiniz. Zirvede seyir terası var. Binlerce Japon adasının, onlarcasını ve Hiroşima’yı seyretmek çok büyük bir zevk.







Ada da dini mekânlarının yanında çok sayıda gezilecek yerlerde var. Bunların başında parklar geliyor. Japon bahçe süsleme sanatı ile yapılan parklar oldukça ilginç. Az sayıda bulunan müzeler de çok zengin olmamasına rağmen ada tarihi ve gelenekleri hakkında her şeyi bulunuyor. Bir de küçük akvaryum var ki açıkçası bu kadar büyülü bir ada da akvaryumun neden yapıldığını tam olarak anlamadım. Zaten diğer yerlerdeki kadar çok bir ziyaretçisi de yok. Bütün gezinin sonunda biraz yorgunluk atmak biraz yöresel bir şeyler yemek için küçük sokaklardan oluşan çarşı tam adresi. Her türlü hediyelik eşyaların satıldığı yöresel kıyafetlerin ve yiyeceklerin satıldığı sokaklar oldukça hareketli ve güzel.




Adada dini mekânlar kadar çok görebileceğiniz başka bir şey ise adanın neredeyse yerlisi olan geyikler. Geyikler çok fazla sayıda olduğu gibi tamamen serbest yaşıyorlar. Adanın her yerinde karşınıza çıkıyor. Geyikler evcil olmamasına rağmen insanlarla yaşamaya alışmışlar. İnsanlardan kaçmıyorlar ve zarar vermiyorlar. Tek sıkıntı insanların ellerindeki harita ya da biletleri yemeye çalışmaları. Nitekim çoğu yerde elinizde kâğıt (harita, bilet vs.) taşımayın diye uyarılar var. Benim de bizzat şahit olduğum bir olay, geyikler direk elinizdeki kâğıtları yemek sanıp alıp kaçıyor. Geyikler, güneş batmaya yakın adadan ayrılırken, sabah adaya gelirken sizi karşıladıkları gibi giderken de sizi uğurlamaya geliyorlar.


