Ya hacı amcanın ya da birinin ahı tuttu ama bilmiyorum kimin? Para problemimi halledemedim. En son çare bankayı aramak kaldı. Türkiye’de mesai başlaması için öğlen bire kadar bekledim. Beklerken odada Phi Phi Adasında çekilen Leonardo Di Caprio’nun oynadığı Kumsal (The Beach) filmini izledim. Genelde Hollywood Amerika leyine mesajlar verir ama bu sefer mesaj çok açık, bir Amerikalı gelir cennet adanın ağzına …


Daha sonra bankayı aradım. Yok, şifreydi, yok annemin kızlık soyadı, yok 3’e bas, yok 5’e bas, dakikası 7,5 liradan 10 dakika konuştum. Güler misin? Ağlar mısın? Telefonda çıkan çocuğun dediğine göre hesapta hiç bir sorun yok. “Bir de güvenlik bölümüne sorayım” dedi. Sonra “tamam çekebilirsiniz” dedi. Telefonu kapatınca hiç bir sorun yaşamadan parayı çektim. Muhtemelen beyin fukarası bir çalışan benim hesaba bloke falan koydu. Sadece Garanti bankasının değil tüm bankaların köküne bomba koyup patlatmak var ama bankada çalışan çok sevdiğim arkadaşlarım var o yüzden konuma dönüyorum.

Para çektikten sonra yağmur başladı. Akşama kadar da dinmedi. Bu günü böyle yedim.
Otele giderken balık masajı dedikleri şeyden yaptırdım. Ayağı sokar sokmaz hepsi birden hücum edince insan bir garip oluyor ama sonradan alışıyor.


Bu arada üç günde Phuket’te sağda solda sokakta gördüğüm fareleri arka arkaya dizseydim, buradan Türkiye’ye yol olurdu. O kadar çok fare var.
Akşam otelin barına oturdum. Biramı içerken otelde çalışan Taylandlı Nang ve Nuang’la sohbete başladık.
Havadan sudan konuştuk. Bunlar da diğer ada ülkelerindeki çalışanlar gibi dünyanın öbür ucundan gelen insanların gördüğü plajları, görülmesi gereken güzel yerleri görmemiş. Neden gitmiyorsunuz deyince tek cevap var; vaktimiz ve paramız yok. Nang ve Nuang da ilk defa Türk görmüş. Ada bölgesinde ki bütün konuştuğum insanlara açıkladığım gibi bunlara da açıkladım. Türkiye, Arap ülkesi değil. Biz Türküz, Türkçe diye bir dil var biz o dili konuşuruz. Tabi ki bunlar da çok şaşırdı. Bunlar da bizi Arap sanıyor ve Arapça konuştuğumuzu düşünüyor.
Nuang’a, her yerde gördüğüm kadın ve erkeğin kim olduğunu sordum. Meğer onlar başbakan ve eşi değil, Kral ve Kraliçeymiş. Dedim “Nasıllar? iyiler mi? Seviyor musun? Sorumdan sonra kızcağızın halini görmenizi isterdim. İrkildi, tüyleri diken diken oldu. “O nasıl söz. Sevmez olur muyum” dedi ve telefonundan kralın resmini açıp öptü. ( Tam olarak böyle söylemedi ama Türkçe’ye çevirince böyle oluyor.) Ben şok oldum. Özür falan diledim. Dedim o kadar kötü düşünme bak Türkiye’de insanlar padişahını(!) sevip sevmemekte özgürler. Bir kısım padişahlarını(!) sever, bir kısım sevmez.
Ertesi gün güneş açmasa da yağmur durdu. Atladım motora. Motor yavaş yavaş bağımlılık yaratmaya başladı. Tropikal adada motorla gezmek gibisi yok. İlk olarak yine benzin istasyonuna uğradım bu sefer tecrübeliyim. Depoyu tam doldurdum. 300 baht. Bu arada motoru da 200 bahta kiraladım.


Phuket çok büyük olduğu için bu gün sadece güneyini gezeceğim. İlk durağım Karon Beach oldu. Burada deniz kavramı biraz değişik. Hava rüzgarlı, adam boyu dalga var. Ama hava çok sıcak. Ortalıkta bikinili kızlar, şortlu erkekler dolaşıyor. Denize giriyor. Pek alışık olmadığım bir manzara.



Oradan adanın en güneyindeki Promthep Burnuna gittim. Yol boyunca, kuş bahçeleri, fil trekingleri, yılan şovları, maymun şovları var. Yılan ve maymun şovu ve kuşlar beni açmadığı için çok takılmadım. Fakat fil treking yapan bir çiftliğe gittim. Kıbrıs’ta Tayland’da ki fillerin nasıl eğitildiğiyle ilgili içler acısı bir video izlemiştim o yüzden binesim gelmedi. Onun yerine 3 yaşındaki yavru bir fili besledim. Fil o kadar şeker ki muzları yedikten sonra teşekkür etmek için eğilip ses çıkardı. Bir de foto çekindik. Tabi ki o da zor eğitimden geçmiştir fakat karnını doyurmuş oldum. Bir tabak muz vermek 100 baht.




Oradan 45 metre uzunluğu ile dünyanın en büyük Budalarından biri olan Big Buddha heykelini görmeye gittim. Çoğu yerden görünen heykel, gerçekten büyüklüğü ile insanın başını döndürüyor. Alt tarafları inşaat halinde. Oraya döşenecek mermerlere para karşılığında yazı yazabiliyorsunuz. O mermeri alıp kalan yerleri tamamlıyorlar. Küçük mermer için 300 baht, büyük mermer için 1000 baht. Dinle para işini karıştırmayan bir din bilen var mı?


Oradan son gaz Chalong tapınağına geçtim. Şimdilik yollar çok güzel, ağaçlar altında ilerliyorum, fazla trafik yok, hafif rüzgar, keyfime de diyecek yok.


Oradan çok merak ettiğim Phuket Old Town’a doğru ilerledim. İlerledikçe yollar büyüdü, yollar büyüdükçe trafik yoğunlaştı. Ciddi ciddi otobana benzer yola girdim. Sıcak bir taraftan, trafik bir taraftan, oldukça karışık yollardan kendimi merkeze zor attım. Merkezde de ayrı bir insan kalabalığı.



Phuket Old Town içinde bir süre dolaştım. Değişik bir yer ama ben fazla beğenmedim. Hiç ada havası yok. İyi ki kalacak yer olarak Patong Plajını seçmişim.


Motorla şehir içi hiç çekilmiyor. 64 bahtlık benzin daha alıp, şehir trafiğinden kaçtım. Haritada Kathu Şelalesi görmüştüm. Oraya gittim. Şelalede pek bir güzellik yoktu ama şehir karmaşasından sonra çok iyi geldi. Dönüşte bir pazar buldum. Motoru park edip, pazarda dolaştım. Pazarda hem meyve hem et satılıyordu. Aslında bir kaç meyve almak istiyordum fakat kokudan dolayı fazla duramadım.



Saat dörde gelince Patong Plajının yolunu tuttum. Yol üstünde Tiger Kingdom’a uğradım. Kaplanlar biraz iriceydi iki fotoğraf çekip yoluma devam ettim. 800 bahta kaplanla fotoğraf çektirilebiliyor ama dediğim gibi kaplanlar biraz büyük, ne yapacağı belli olmaz.


Patong Plajına tahminimden erken geldiğim için kuzeyinde ki Kamala plajına da bakayım sonra döneyim dedim. Phuket’te elini sallasan plaja çarpıyor. Kamala plajında pek bir şey yoktu fakat dönüşte gördüğüm İguana plajında güneşin batışı çok güzel görünüyordu. İndim plaja bir bira söyledim. Phuket’te motor kaskına çok dikkat ediyorlar. İki defa çevirme gördüm. Polis ciddi ciddi kask takmayanlara ceza yazıyordu. Fakat alkol çevirmesi görmedim. Zaten iki küçük biradan da bir şey olmaz sanırım. Şunun şurasında otele 3km kaldı.



Güneşi batırıp otele döndüm derken saat 7 oldu. Toplamda 100 km yapmışım. Yarın da adanın kuzeyini keşfe gideceğim.