Kuala Lumpur ‘dan Malezya’nın en kuzeyinde, Tayland sınırında olan Kuala Perlis’e geldiğim otobüs çok güzeldi. Yan yana dört değil üç koltuk var. Koltukların arası çok geniş neredeyse yata yata geldim. Fakat bir sorun vardı. Şoförümüz sabaha kadar klimayı kapatmadı. Buzdolabının içinde yolculuk yaptık desem yeridir. Bir kaç kişi uyardı sanırım ama değişen bir şey olmadı.


Sabah sekiz gibi Kuala Perlis’e geldik. Şoför, beni ve Langkawi adasına gidecek olan diğer yolcuları limana bıraktı. Ben de hemen 25 ringgite feribot biletimi aldım ve bekleme salonunda beklemeye başladım. Benim aklımda hep Boracay gibi bir ada var. Fakat feribotu bekleme salonundaki kadınların yarısı kara çarşaflı. Bir tane turist yok. Ben şok oldum. Yanlış yere mi geldim? Bunlar böyle bir adada ne yapacaklar diye düşünürken feribot yanaştı biz bindik. Binerken herkes koltuk numarasına bakıyor, görevli geliyor düzeltiyor, bir dünya teferruat ile uğraşılıyor, ben de içimden “15 dakikalık yolculuk için bu kadar tantana yapılır mı? Otur geç” diyorum fakat yolcuğun 1 buçuk saat sürdüğünü Langkawi’ye gelince anladım.

Langkawi, Malezya’nın kuzeyinde 65 bin nüfusu ve ona bağlı onlarca küçük adası olan tropikal bir ada. Uçakla ya da Malezya’dan Kuala Perlis’den , Tayland’dan Satun’dan feribotla ulaşılabiliyor.

Adaya ayak basar basmaz hemen karşınıza duty free’ler çıkmaya başlıyor. Ben de feribot iskelesindekine girdim hemen. Özellikle içki, sigara ve çikolata bizim ucuz dediğimiz bizdeki duty free’lerin yarısı fiyatına. Ayrıca dünyanın her yerinden içki ve çikolata çeşitleri var. İnsanın yiyesi içesi olmasa bile alası geliyor. Sırtımda çanta ile çok dolaşmadan çıktım. Hosteli aramaya koyuldum. Adanın içerilerine doğru girdikçe buranın tam benim hayalimdeki bir cennet ada olmadığına karar verdim. Ortalıkta kimseler yok. Dükkanlar yarı açık yarı kapalı. Derken hostel karşıma çıktı. Hostel de bomboş. Adının Havana olmasından oldukça heveslenmiştim. Havana guesthouse’un günlüğü 35 ringgit. Adanın başka bir yerlerinde hayat belirtileri olacağını umut ederek, ilk defa yanlış bir hostel seçimi yaptığımı kabul ediyorum. Tek tesellim, hostelin, temiz ve güvenilir olması.


Hostele yerleştiğimde saat 1’e gelmişti. Çok vakit kaybetmeden dışarıya attım kendimi. İlk olarak adanın simgesi olan limanın yakınındaki kartal heykeline gittim. Kocaman devasal bir kartal heykeli. Langkawi Malayca da “kahverengi kartal” demekmiş.



Oradan Legend parka gittim. Parkta tropikal bölgede yetişen birçok değişik ağaç ve çiçek var. Çevre düzenlemesine de çok özen göstermişler. Zaten koskoca parkta bir ben, bir yaşlı turist, 10’a yakın da park görevlileri vardı.





Bir tur atıp parktan çıktım, önüme çıkan bir kaç duty free’ye daha uğradım. Bunlarda da çeşit çok, fiyat düşük. Malezya hükümeti, adanın turizmini canlandırmak için burayı gümrüksüz alan yapmış. Özellikle içki; Malezya da içki çok pahalı olmasına rağmen burada çok komik fiyatlarda. Örneğin bir bira Malezya’nın diğer yerlerinde 14ringgit burada 3 ringgit (hatırlatma 1tl=1,5ringgit). Sigara, çikolata ve parfüm de aynı bu şekilde. Bir de arabalar da yarı fiyatınaymış. Tabi ki Langkawi de aldığın arabayı Malezya’ya sokamıyorsun. Diğer ürünlerin de belli bir kotası varmış. Havaalanlarında, feribot iskelesinde malay polisleri çok sıkı denetliyorlarmış.


Akşamüstü liman çevresini dolaşıp hostele döndüm. Yol üzerinde de bir kaç camiye girdim. Buraların camileri ile bizim camiler arasında bariz bir fark var.


İki gündür tam uyuyamadığım için bu gün erkenden yattım. Ertesi gün motor kiralayıp adanın her yerini, gezmeyi planlıyorum. Langkawi adası tam benim düşündüğüm gibi bir ada gibi değilmiş. Ben tam anlamıyla Boracay gibi bir yer bekliyordum. Fakat elimdeki haritaya göre adanın diğer yerlerinde görülmesi gereken güzel yerler var. Umarım yarın ada hakkındaki düşüncelerim güzelleşir.