Filipinler, kuzeyden Uzakdoğu etkisi, batıdan Arap etkisi, doğudan da İspanyol etkisi altında kalmış tam bir tampon ülke. Özellikle İspanyolların etkisi her yerde hissediliyor. Genel olarak İngilizce konuşup, İngilizce şarkı dinleseler de Latin Amerikalı bir halkın yaşam tarzı var.


Gelişmemiş ülkelerin en büyük sıkıntısı olan nüfus fazlalığı, işsizlik, fakirlik Filipinler’in başkentinde ve diğer adalarında çok net görünüyor. Manila’ya çok fazla göç var. Bu göçün sonucu şehirde alt yapı eksikliği, düzensizlik, trafik ve evsiz, işsiz insanlar şehri ele geçirmiş. Adalara geçince (ben birine gittim fakat görüştüğüm kişilere göre genellemem doğru) milletin yüzü daha çok gülüyor, karnı daha çok doyuyor. Az kazanan da çok para harcayacağı yeri olmadığı için mutsuz olmuyor. Aynı bizim İstanbul’a göçme durumunda olduğu gibi.


Boracay gerçekten cennetten bir parça, mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri bence. İnsanların samimiyeti, doğal güzelliği ve her türlü turist kesimi içinde yapılacak aktivitelerin çokluğu burayı tam bir cennet yapmış. Bu kadar canlı bir adada aynı zamanda diğer tarafına geçince kendinizi ıssız bir adada bile hissedebiliyorsunuz. Eğer aklınızdan buna benzer bir ada geçiyor ise kesinlikle tavsiye edebilirim. Burada fazla Türk yok. Konuştuğum çoğu kişi ilk defa Türk ile tanıştıklarını söyledi. Genelde Güney Koreli, İngiliz ve Avustralyalı turist var.

Bir de Filipinlilerin çok sevdiği, hatta bazı kesimin tanrı kabul ettiği Jose Rizal’den bahsetmek istiyorum. Jose Rizal, Filipinler’in İspanyol sömürgesi altında zor zamanlar yaşadığı yıllarda yazdığı şiirleri, yazıları ve yaptığı konuşmaları ile Filipin halkına büyük bir güç vermiş. İspanyollar bunu fark edip Rizal’ı öldürdükten sonra bütün Filipinler ayaklanmış ve egemenliğine kavuşmuş. Günümüzde bir çok yere adını vermişler. Bazı kesimler, Rizalın ölmediğini hala kendilerini koruduklarını bile düşünüyor. Rizal’ın Türkçe’ye çevrilmiş kitabının olmaması da biraz garip.

Son olarak da Yılmaz Bektaş’dan bahsetmemek olmaz. Ben de Filipinlere gelip de “Yılmaz Bektaş’ı tanıyor musun?” sorusu ile karşılaşan Türk kervanına katıldım. Her Filipinli Yılmaz Bektaş’ı tanıyor. Bizim herkese Hakan Şükür’ü Arda Turan’ı sorduğumuz gibi onlar da Yılmaz Bektaş’ı soruyor. Tanımadığını söyleyince de gözleri yerinden fırlıyor. Ben Yılmaz Bektaş ismimi ilk defa duydum. Sordum google’a. Meğer gerçekten büyük firmalar da çalışan hatta sahibi olan bir işadamıymış. Dünya güzeli seçilen bir Filipinliyle evlenmiş. Yani dünya güzelini gelin almışız. Böyle olunca Filipin’liler Yılmaz Bektaş’ı çok yakından tanıyor ve ona çok özeniyor.