Manila hakkında güzel şeyler yazmak isterdim ama maalesef her gezi yazısında olduğu gibi benim gezi yazımda da pek olumlu olmayacak. Kaldığım hostelin güzel olmasına yatıp kalkıp şükrediyorum.

Buraya özellikle finlandiyalılar ve ingilizler geliyor. Ama hostelde kalan çok değişik ülkelerden arkadaş var. Onlar da benim gibi akşama kadar hostelde. Hiç biri “Çıkayım da Rizal Meydanına gezmeye gideyim” demiyor. Benden tek farkları ben yakın yerler de olsa da biraz dolaşıyorum. Onlar hiç dışarı çıkmıyor. Akşama kadar Mc Donald’s dan kurye çocuk hamburger getiriyor.

Gelelim bu gün ne yaptım? Öğlene doğru uyandım. Üç gündür içmeye başladığım sıtma ilacımı içtim. Seyahat sağlığı merkezindeki doktor adalar bölgesine gelince sıtma ilacından günde bir tane almamın iyi olacağını söyledi. Ben de 4 kutu sıtma ilacı aldım. Bütün gezi boyunca gezdirdim yanımda. Bu arada sıtma ilacı, güneş kremi, ağrı kesici hapları, ateş düşücü hapları, ağrı kesici kremi, lens solüsyonu ve c vitamini katkılarından dolayı Erdoğan Eczanesi’ne sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Akşam üstüne kadar havuz keyfi yaptım sonra akşam üstü bir saat yürüyüşe çıktım. Yürüyüşten sonra Ann’ın tavsiye ettiği yerel bir yemek söyledim. Tabsilog diye bir yemek. Filipinler’in yerel yemekleri genelde tavuk ya da biftek kızartma oluyor. Çok fazla değişik bir yemekleri yok. Tabsilog da şöyle; Tab’ı biftek gibi bir şey, si’si yumurta, log’u da pilav. Çok fazla karışık soslu yemekler sevmediğim için bana güzel geldi. Ama etin sosu çok şekerli. Neredeyse et reçeli gibi bir şey.

Yemekten sonra Ann’in alışverişe çıkacağını öğrendim. Takıldım peşine yerel bir kaç pazar dolaşıp hostele döndük. Devamı havuz başı keyfi ve uyku.
Ertesi gün yolculuk günü artık Manila’dan kaçıyorum. Sabah erkenden kalktım. Uçak öğlen saat 2’de. Sabah kahvaltımı yaptım. Bu arada şu konuya değinmek gerekir. Sabah kahvaltıları hostelden. Kahvaltı da da ananas reçeli, çilek reçeli, hindistan cevizi reçeli, guava reçeli ve fıstık ezmesi var. Ekmek arasına sürüp sürüp yiyorsun. Reçeller çok ilginç. Benim favorim, ananas reçeli oldu. Süper bir tadı var. İkinciliği de guava reçeline verdim.
Kahvaltıdan sonra hemen toparlanıp yola çıktım. Burası Filipinler, neyin ne olacağı belli olmaz. Erkenden havaalanına gitmek lazım.

Bir taksiye atladım beni 300pezoya götürdü. Havaalanında herşey güzel gidiyor derken check-in de kadın 15kilo olan ağırlığımdan para istedi. 1900 pezo. Bu resmen soygun. Böyle bir uygulama ilk defa gördüm. Ne yapsak ne etsek diye konuşurken 10 kiloya indir 700 pezo öde dedi. Oturdum bütün çantayı deştim. Bir torbaya koydum. Bu sefer çanta 8 kilo çıktı elimdeki torba 7 kilo çıktı.
700 pezo ödemek için bankamatiğe gittim. Bankamatik para vermedi. Havaalanındaki bütün bankamatikleri koştur koştur dolaştım. Hiç biri beş pezo vermiyor. Kredi kartı geçmiyor. En son bütün bozukları kadının önüne serdim tam 695 pezo. 5 pezo çıkmadı. Kadın bir sorun yaratmadı. Kabul etti. Çantayı verdim. Elimde torba, bel çantası ve fotoğraf makinesi kapıya gittim. Benim yanımdaki, küçük çocukları olan karı koca çiftin 40 kilo ağırlığı çıktı. Onlardan 5000 pezo istediler. Adam ödemem falan dedi sorumlu kişi geldi. Uzun uzun koşuşurlarken ben ayrıldım.

Sıkıntılar daha bitmedi. Önce adımı anons ettiler. Gittim benim uçak iptal edilmiş. Daha önceki bir uçakla gidebilir miyim diye soruyorlar. Kabul ettim. Boarding pass’im değiştirirken sorun çıktı. Neyse dedim sonuçta daha önce gideceğim sorun yok. Yarım saat sonra boarding pass’imi verdiler.
Uçak kapısı değişmedi orada başladım beklemeye. Sonra Boracay’daki hava muhalefeti yüzünden uçuşu tehir ettiler. Başladık beklemeye. Sonra bir daha tehir ettiler. Biz hala bekliyoruz. Boracay adasında hava çok kötüymüş düzelmesini bekliyormuşuz öyle söylüyorlar. Sonra bir anons daha uçak kapısı değişti. Bütün eşyaları topla kapı değiştir. Kapı değiştirdik. Saat dört gibi uçağa almaya başladılar. Ama diğer taraftan cebimde 1 pezo kalmadı. Bankamatikten para çekemiyorum. Oraya gidince hostele gidene kadar masraflarım olacak onları nasıl ödeyeceğim kara kara düşünüyorum. Eğer harita da bile görünmeyen adada bankamatik yoksa 5 gün hava alanında yatma durumum var. Cennete gitmek bu kadar zor mu olur?

Pır pır dedikleri küçük bir uçağa bindik. Ve havalandık. Hava görevlilerin dediği gibi bulutlu ve yağmurluydu. Bol sallantılı bir yolculuk oldu.



Boracay’a vardığımızda hava kararmaya başlamıştı. Hava alanına girer girmez bir bankamatik buldum ve hemen koştum. Benim gibi bir yabancı kadın da koştu ama makine para vermedi. Ona sor buna sor derken. Uçaktaki herkes gitti.

Daha sonra biz de gittik. Bu esnada adaya ayak bastı ücreti alıyorlarmış sanırım bizden almayı unuttular. Neyse daha önce fazladan aldıklarına saysınlar. Havaalanının dışına çıktım. Hava oldukça sıcak ve nemli. Hava alanı feribot iskelesi arasındaki yolu götürmek için kabinli motosiklet var. Herkes beni çağırıyor ama cebimde 1 pezo yok. En sonunda birine durumumu anlatıyorum. Adam beni alıyor. Yolu uzatıp önce beni bir bankamatiğe götürüyor. Ada da bankamatiğin olması beni ayrı bir mutlu ediyor. Bankamatiğe büyük bir heyecanla yaklaşıyorum ve mutlu son. 5000 pezo çekiyorum. ( hatırlatma 1 tl= 19,8 Filipinler pezosu). büyük bir rahatlıkla yola devam ediyorum. Bendeki 5000 pezo, 5 tane 1000 pezo. Adamda para üstü yok. Bu sefer yolu uzatıp. Benzinliğe parayı bozdurmaya gidiyoruz. Adama “ne kadar kötü müşteriyim dimi?” diye şaka yaptım. Adam bana gülerek “evet” dedi. 🙂 Ama ne olursa olsun ada insanı sıcaklığını belli ediyor.

Öyle böyle feribot iskelesine geldik. Adama parasını verdim. İskeleye girdim. 25 pezoya bilet aldım. Feribot dediğim de yanlarında destekleri olan balıkçı takalarına benzeyen bir tekne. Yolculuğumuz 15 dakika sürmedi. Bu arada ben, havaalanında çantadan çıkardığım eşyaları sırt çantama tıkmaya başladım. Şortum, tişörtüm, havlum, her şeyimi elimdeki torbaya koymuştum. Millette can sıkıntısından beni izliyor. 16 bin kilometrenin rezilliği olmaz yapacak bir şey yok.
Ve Boracay. Adaya adım attım. Gerçekten dedikleri gibi kötü hava burada hissediliyor. Yerler ıslak ve hava da yağmur bulutları var. Tekrar yandan kabinli motora bindim ve hostelin yollunu tuttum. Bir de kendini benim rehberim tayin eden bir kişi atladı motora. Neyse ses çıkarmadım. 20 dakika sonra hostelin oraya vardık. Motora 200 pezo verdim. Adam ısrarla benimle hosteli arıyor. Adres açık. Starbuck’s dan sağa dön orada. Bulduk. Ben girdim o arada adam “bana ben dışarıda bekliyorum.” dedi. Ben de çok beklersin dedim tabi ki içimden. İçeri girdim. Yerleştim. Kaldığım hostelin adı Frendz resort. Geceliği 430 pezo. Komple bütün her yer ahşap. Tam ada havasına uyum sağlamış. Bizim Olimpos’da ki yerlere benziyor. Herkese tavsiye ederim


Birisi benim gözümü kapatıp buraya getirseydi ve buranın Filipinler olduğunu söyleseydi kesinlikle inanmazdım. Burası sağlı sollu restoranların, hediyelik eşyaların olduğu, milletin müzik eşliğinde çılgınca eğlendiği, beyaz kumsalı, palmiye ağaçları, hamakları olan, ışıl ışıl cennetten bir köşe.
Buraya geldiğimde hava kararmıştı. Akşam haliyle böyleyse sabah ortamı düşünemiyorum.
Hostelden çıkıp çarşıyı dolaşmaya başladım. Herkes turist, herkes birbirine saygılı güler yüzlü. Masörü, garsonu, satıcısı hepsi süper.Bir yere oturdum. Oturduğum yerde de gençler ateş dansı yapıyor. Bir taraftan onları izledim. Bir taraftan yemeğimi yedim, diğer taraftan da yazımı yazıyorum. Balık ve 4 biraya verdiğim para 500 pezo.Restorandan çıkınca ortalıkta dolaşırken, 20 metre de bir karşıma çıkan masaj salonlarından birine girdim. Temiz güzel bir yer. 350 pezoya komple vücut masajı yaptırdıktan sonra iyice gevşedim, kendimi odama zor attım.


Sanırım tasvir edilen cennet böyle bir yerdi. Yarın gün ışığını görmeden tam bir şey söylemek istemiyorum ama burası süper bir yer.
Diğer otel müşterileri neden çıkmıyor dışarıya, merak ettim doğrusu!
Ha bu arada gelecek yaza Guava reçelin hazır, onu da bildireyim istedim.
Gezilecek hiç bir yer yok ki niye çıksınlar. Bir de hepsi genç, havuz başında yayılıp bira içmek daha cazip geliyor. Guava haberine çok sevindim. Gerçekten reçeli çok güzel
su Manila’da gelen turistler sokaga çikmiyorlarsa niye gelmisler Onur? guvenlik problemi var sanirim? oyleysede niye bos bos vakit olduruyorlar, baska yere gitsinler.
şimdi gördüm bu soru sorulmuş:DDDD iyi de havuz da havuz degil ki!!! bizim oteldeki cocuk havuzu daha buyuktu bea:DDDDD
Manila’da çok uluslararası üniversite var. Neden diye sorma ben de anlamadım böyle bir şehir de nasıl bu kadar üniversite var. Onun öğrencileri var. Boracay’a ya da palawan adalarına geçiş yapacak olanlar var. Benim gibi buralara gelmişken bir de başkentini görelim diye düşünenler var. Havuz küçük ama terasta, ağaçların altında güzel olmuş. Hem havuz yüzmelik değil serinlemelik