Ekvator çizgisini geçmesem de oldukça yaklaştım. Tropikal kuşaktayım. Filipinler benim için bu güne kadar yaşadığım en çarpıcı şok oldu. Dün gece ki şoktan sonra sabah gündüz gözüyle şehre bakınca biraz daha rahatladım. Umarım günler geçtikçe daha çok alışacağım. Fakat acelem yok bu sefer hızımı biraz azaltacağım. Biraz daha havuz keyfinin ağırlıklı olduğu bir gezi olacak.


Filipinler, ekvatorun biraz kuzeyinde, tropikal kuşakta yer alan bir ülke. Malay takım adalar bölgesinde bulunuyor. Toplam ada sayısı 7107. Başkent Manila ise ülkenin en büyük adası olan Luzon adasında bulunuyor. Şehrin toplam nüfusu 10milyonun üzerinde. Dil sıkıntısı yaşanmıyor çünkü burada ağırlığı İngilizce olmak üzere hem İngilizce hem de Tagalogca konuşuluyor. Sokaklarda, otellerde ve bunun gibi yerlerde bütün tabelalar İngilizce ve herkes İngilizce biliyor.

Öğlenden sonra bütün cesaretimi toplayıp dışarıya çıktım. Yakın yerlerde gezmeye başladım. Ama gördüğüm manzara özellikle Japon’dan sonra beni biraz korkuttu. Sokaklar çok kalabalık. Kalabalığın büyük kısmını sokak satıcılar, dilenciler ve yol kenarında yatan ve boş boş oturan insanlar oluşturuyor. Manzaranın yanında insanların bakışları da biraz tedirgin ediyor.


Kendimi en yakın Mc Donald’a attım. Burada fazla yerel yemek yiyemeyeceğim. Hele sokaklar da satılan yiyecekleri hiç yemeyeceğim. Çünkü sokaklardaki koku sürekli insanın midesini ağzında tutuyor.


Bir kaç saat dolaştıktan sonra hostelin yolunu tuttum. Havuz kenarında elimde bira, önümde tablet keyif yaptım.


Tabi ki Manila’daki bütün Filipinliler sokaktakiler gibi değil. Akşam Ann ile tanıştım. Ann, burada çalışan bir Filipinli. Aslında Filipinliler çok sıcakkanlı tipik bir ada ülkesi insanları.
Ertesi gün 10 gibi uyandım. iyice dinlendim. Biraz havuz keyfi yaptım. Saat iki gibi dışarı çıktım. Bu sefer hostelden biraz daha uzaklaştım. Manila’ya her geçen gün biraz daha alışıyorum. Bir Filipinler restoranına girdim. Ama girdiğim yer lüks bir yer. İçeride koku yok oldukça temiz bir yere benziyor. Karnım oldukça aç o yüzden en doyurucu yemeği seçtim, yanına aperatifler söyledim. İçeceği falan toplamda 240pezo (1 tl =19,8 Filipinler pezosu) hesap ödedim. Oradan bir alışveriş merkezi gibi bir yere gittim. Alışveriş merkezi dediğim bizim kapalı pazarlardan biraz daha büyüğü.

Bu arada yol üzerinde sürekli viagra satıcıları var. Allahtan bunlar Şanghay’daki gibi yapışık değil. Teşekkür edince peşinden gelmiyorlar.

Akşamüstü yağmur yağmaya başladı. Hostele döndüm. Yağmur altında havuza atladım. Çünkü hava sıcaklığı 30 derece oldukça nemli.
Şu an akşam oldu. Havuz başındaki yerimi ve biramı aldım. Bir taraftan yazıyorum diğer taraftan gelen geçen ile sohbet ediyorum.

Hostelde çok fazla Avrupalı gençler var. Bir kısım bilgisayar başında, bir kısım bilardo oynuyor, bir kısım havuzda, içinde benim de olduğum kısım barda sohbet ediyor.