Kaldığım otelin iki kısmı var bir kapsül olanı bir de normal olanı. Kapsül kısmına ilk girdiğimde ne yalan söyleyeyim, ben de şok oldum. Ertesi gün hemen daha düzgün bir yer bulurum diye düşündüm. Ama kaldıkça sevdim, sevdikçe kaldım. Bu gün üç gece kalmış oldum. Çok da memnunum. Kaldığım kapsül otel Japonya’da ilk açılan. Daha sonra sevilince başka otellerde bu şekilde açmaya başlamış. Eskiden televizyonda izlemiştim. Japonlar bunu da yaptı diye bir haber vardı. Oldukça garip gelmişti. Kalmak bugüne nasipmiş.
Bunun dışında dinlenme halim hala devam ediyor. Son bir kaç gündür iyi dinlendim. Kendimi fazla yormadan her gün bir semt geziyorum. Fazla yormadan diyorum ama yine de 4-5 saat yürüyüş oluyor. Ona yapacak bir şey yok. Tokyo’dayım kendimi zorlasam da bütün gün duramıyorum otelde.

Bu gün öğlene doğru Tokyo’nun en işlek semtlerinden biri olan Shinjuku’ya gittim. Gittim ama nasıl gittim anlatamam. Burada her şey o kadar karışık ki böyle bir şey olmaz. Her gittiğim ülke bir öncesinden daha zor oluyor.




Burada metroyu öğrenene üniversite diploması vermek lazım. 16 adet hat var ve hatların sahibi 4 tane firma var. Yani bağımsız 4 tane metro var. Bu metroların vipleri, expresleri var. Bir yerden bir yere gitmeden önce yarım saat düşünmek gerekiyor. Hele birde günlük, haftalık bilet tarifeleri var ki sayfa sayfa. Bizim telefon tarifelerinden daha karışık. Tarifelere hiç girmeyeceğim. Bu arada bilet 180 ile 340 yen arasında uzaklığa bağlı olarak değişiyor. Tabi istisna uzak yerler daha pahalı örneğin havaalanına gidiş 1300 yen. (1tl=48 Japon yeni) Neyse hesabımı yapıp, o kalabalıkta girdim bir metro istasyonuna bileti makineden aldım. Metroya bindim. Hat değiştireceğim yere gelince beni metro dışına yönlendirdi. Geçeceğim hat başka bir firmanınmış. Bir bilet daha aldım. Yola devam ettim. Bu sefer bindiğim hattın son durağıymış, bir durak daha gidersem bir bilet daha almam gerekirmiş. Taksiyle gelsem daha ucuza gelirdi herhalde. Zaten gitmek istediğim yere bir durak kalmıştı. İndim yürüyerek gittim.



Bu arada metro çıkışlarında sanırım hep kaçak çıkıyorum. Çıkışı tam çözemedim. Sürekli kapı önüme kapanıyor. Pekin’de bilet elinde olurdu çıkarken okutup kapıyı açardın çıkardın burada öyle değil makine bileti geri vermiyor. Metrodan çıkacağım geçiş kapıları kapalı. Milletin elinde kartları var okutup çıkıyorlar. Ben de oradan buradan çıkıyorum. Daha kimse bir şey demedi.

Metroda istediğiniz durağa gelince derdiniz daha bitmiyor. Bu sefer metrodan istediğin kapıyı tutturma telaşı başlıyor. Dün indiğim metroda tam 56 çıkış vardı. 56 çıkış da apayrı yerlere çıkartıyor. Bir sağa bir sola gittim. En sonunda en yakın çıkıştan attım kendimi dışarıya. Japonların bu kadar akıllı olmasının sebebi de bu sanırım. Genç nesle gün içinde böyle zor problemler çözdürüyorlar. Çocuk zaten bu sistematiği çözünce zehir gibi olur.
Yoğun bir çabayla Shinjuku’ya vardım. Dediğim gibi Shinjuku, Tokyo’nun en işlek yerlerinden biri. Gökdelenlerin çoğu burada bulunuyor. Binlerce mağazadan oluşan büyük caddeler her yerde karşınıza çıkıyor. Burası aynı zamanda Tokyo’nun alışveriş merkezlerinden biri.


Elektrik caddesi dedikleri bir yere gittim. Küçük bir mahalle gibi bir yer. Komple bütün dükkanlarda elektrik ile çalışan ürünler satılıyor. Bizim doğubank gibi. Cep telefonundan, televizyonuna, elektrik süpürgesinden, fotoğraf makinesine kadar aklınıza gelebilecek her şey var. O sokaktan bu sokağa, o mağazadan bu mağazaya dolaşarak 2 saatimi harcadım burada. Merak edenlere şunu söyleyeyim. Ürünler burada ucuz değil. Japonların orjinal Sony’sini, gidin Gürcistan’a yarı fiyatına bulursunuz. Ürün çeşitliliği bakımından çok fazla çeşit var. Özellikle telefonlarla ilgilendim. Hayatımda hiç duymadığım telefon markaları var. Onlar diğerlerine göre biraz daha ucuz. Ayrıca burada etiketler, fiyatlar, ürün tanıtan kartlar inanılmaz karışık. Pek bir şey anlaşılmıyor. İngilizce bilen bir görevli yardımı almak lazım. Bir de bir kaç telefon için konuştum. Sadece hattıyla satılıyor. Direk alıp çıkamıyorsunuz.

Elektrik caddesinden çıkıp gökdelenlerin oraya doğru yürümeye başladım. Şanghay’dan sonra buradaki gökdelenler biraz gecekondu gibi kalmış ama yine de güzel sayılır.
Artık hava karardı. Asakusa’ya geri dönüp son olarak benim mahallede biraz turlayıp kapsüle gittim. Önceden kalan günlerin hepsini bitirdim. Artık güncel yazılara geçtim.
Daha önce yazmıştım. Tokyo’da sokakta özellikle yürürken sigara içmek yasak. Bazı yerlere sigara içme alanları yapılmış. Ama ağaçlarla kapatmışlar, oturaklar koymuşlar. Sigara içenlere saygılı bir alan olmuş. Buradaki sigara yasaklarını ilk gördüğümde çok uyulacağını tahmin etmiyordum fakat bu gün bir kaç kişi gördüm, sanırım bunlar bizim duman avcılarından, yol kenarında sigara içen gençleri yakaladı. Sigarasını söndürttü. Bilmiyorum artık ceza falan kesti mi? Bir de burada millet kül tablasını yanında taşıyor. Küçük para çantası gibi bir şey. Herkes de ondan var. Sigarası bitince kapatıp atıyor cebine.