Bu gün bol bol dinlendim. Saat 10 gibi aşağıya lobiye indim. Hostel görevlisine Tokyo’ya nasıl bilet alabileceğimi sorduğunda bana yürüme mesafesinde bir acente tarif etti. Acente 8000yuan fiyat verdi. Kardeşim Seher 12 saatlik Tokyo yolculuğuna gidiş geliş yaklaşık 2500 tl öderken, ben 2 saatlik tek gidiş Tokyo’ya neredeyse aynı fiyatı ödeyeceğim. Önceden internetten baktığımda 600 tl fiyatında bulmuştum. Acenteden bilet almadan çıktım. Hostele geldim. İnternette biletler 1000tl olmuş. Garantiye almak ve önceden hava alanını görmek için metroya atladım Pudong İnterntional havaalanına gittim. Tam bir saat on beş dakika sürüyor. Orada da fiyatlar çok pahalı en ucuz 3000 tl. Tekrar geri döndüm. Bileti internetten almaya karar verdim.



İnternete girdim. Bilet almaya çalışıyorum ama kartta sorun yaşıyorum. Bir yandan kart çekmiyor, diğer taraftan nakit sıkıntım tam kafayı yemek üzereyim. Birkaç sefer daha denedim ve en sonunda aldım. Normalde kitap ve bilet dışında internetten kolay kolay bir şey almam ama şimdi mecbur internetten bir bilet aldım. 1250 tlye ve çok kötü bir saatte. 28 inde sabah 08:50 de buradan kalkış, Güney Kore’de aktarma akşam 20:00 da Tokyo’ya iniş. Akşam akşam bilmediğim bir şehirde olmayı hiç istemiyordum ama sonuçta Çin’den kurtulacağım. Bileti aldım ama hala içimde bir kuşku var. Almamışım gibi hissediyorum.


Bu tür gezilerde morali yüksek tutmak gerekir. Sonuçta gezidesin Şanghay’dasın falan ama hepsi üst üste binince gerçekten çekilmiyor. Neyse sabah ondan bu yana uğraşarak bir bilet aldım sonuçta. Bilet alımı ile uğraşırken saat akşamüstü 6 oldu.



Bilet koşuşturmasından gezinin en kötü gününü geçirdim ve akşam oldu. Biraz vakit geçirip yatacağım.
Sabah uyandığımda başucumda bir not buldum. Notu dün gece tanıştığım benim odada kalan bir Japon koymuş. Adı Taiki. Taiki ile ayaküstü 15 dakika sohbet etmişliğimiz var. Notun fotoğrafı aşağıda. Daha Japonya’ya varmadan Japonları sevmeye başladım. (Thank you Taiki 🙂 )

Bugün Şanghay’da son yapmak istediğim şey olan hayvanat bahçesini görmeye gittim. Şanghay’da metro ağı çok geniş olduğu için bir turist gidebileceği her yere çok rahat gidiyor. Ben de metroya bindim ve Shanghai zoo metro istasyonuna gittim. Hemen Hayvanat bahçesinin yanında.


Hayvanat bahçesine gitmemdeki en büyük sebep bir panda görmek bir de şehir kalabalığından kurtulmak. Panda görmesine gördüm ama şehir kalabalığından pek kurtulamadım. Günlerle pek ilgilenmediğim için o günün cumartesi olduğunu unutmuşum. Kocaman hayvanat bahçesi kapısının önünde insan yığını vardı. Çin hükümetinin ikinci çocuk yasağına artık hak vermeye başladım. Bunlar çekirge sürüsü gibi. Yasak olmasa ilerde bütün dünya Çinli olabilir.


Neyse hayvanat bahçesi çok büyük ve çok güzel. Kelebek bahçesinden, su canlılarına, kanatlı hayvanlardan, yırtıcı hayvanlara, maymunlardan, fillere, zürafalardan, sürüngenlere yani neredeyse tüm hayvan çeşidi burada mevcut. Sürüngenler dışında bütün hayvanlara doğal hayatlarına benzer bir yaşam alanı yaratılmış. Pandaları da gördüm. Aslında bildiğimiz ayı ama gözlerindeki siyahlık ve çuval gibi yuvarlanmaları onları çok sevimli yapıyor.








Parkın bir güzel tarafı da kuşkusuz çevre düzenlemesi. hayvanlar için değil, sadece parkta dolaşmak için bile gelinebilir.


Yaklaşık dört saat dolaştıktan sonra hostelin yolunu tuttum. Yavaştan da sağ ayak bileğimin arkası tekrar ağrımaya başladı.






Hostelde çantamı topladım. Biraz uyudum vakit geçirdim derken akşam oldu. Son defa Bund’da gidip gökdelenlere veda ettim ve çantamı alıp düştüm yollara. Hostelin olduğu metro istasyonu olan Nanjing East Roud metro istasyonundan hava alanı 1saat 15 dakika. Saat 11 gibi hava alanına geldim. Uçak sabah 8:50’de vakit çok. Bir taraftan yazacağım bir taraftan Anna Karenina’ya devam edeceğim, bir de tablete 2 çeşit Angry Birds yükledim. Sabaha kadar oynayacağım.