Shinjuku, Tokyo’nun en işlek yerlerinden biri. Gökdelenlerin çoğu burada bulunuyor. Binlerce mağazadan oluşan büyük caddeler her yerde karşınıza çıkıyor. Burası aynı zamanda Tokyo’nun merkez belediyesinin karargâhı olan yönetim binalarının bulunduğu yer. Tokyo deyince aklımıza gelen yüksek binalar, alabildiğine sıralanan neon lambalar burada bulunuyor. Burada gündüz gün ışığı, gece yerini neon lambalara bırakıyor. Ortalık gündüz gibi aydınlanıyor.

Shinjuku’nun en kalabalık yeri tam merkezinde bulunan Kabukicho Caddesi. Burada tabela ışıkları ve insan seli yoğunluğu daha da artıyor. Her sokaktan, her köşe başından eğlence yükseliyor.

Akhibara Electrik Town, Tokyo’nun elektronik merkezi. Koca bir semtin bütün sokaklarında elektrik ile çalışan bütün ürünler satılıyor. Cep telefonundan, televizyonuna, elektrik süpürgesinden, fotoğraf makinesine kadar aklınıza gelebilecek her şey var. Birkaç saat dolaşıp fiyatlar hakkında bir analiz yapılınca ürünlerin tahmin ettiğiniz kadar ucuz olmadığını anlıyorsunuz. Ürün çeşitliliği bakımından çok fazla çeşit var. Daha önce duymadığımız birçok değişik marka var. Onlar diğerlerine göre biraz daha ucuz. Ayrıca burada etiketler, fiyatlar, ürün tanıtan kartlar inanılmaz karışık. Pek bir şey anlaşılmıyor.

Tokyo’da yer üstünde olduğu gibi yer altında da oldukça hareketli. Dünyanın en gelişmiş metro ağına sahip. Metroda toplamda 16 adet hat var ve hatların sahibi 4 tane farklı firma var. Yani bağımsız 4 tane metro var. Bu metroların vipleri, expresleri var. Bir yerden bir yere gitmeden önce yarım saat düşünmek gerekiyor. Hele birde günlük, haftalık bilet tarifeleri var ki sayfa sayfa kataloglara zor sığmış. Bu kataloglar bizim telefon tarifelerinden daha karışık. Metroda istediğiniz durağa gelince derdiniz halen daha bitmiyor. Bu sefer metrodan çıkmak için doğru kapıyı tutturma telaşı başlıyor. Shinjuku’da bir metro istasyonunun tam 56 çıkışı vardı. 56 çıkış da apayrı yerlere çıkıyor. İstediğin taraftan çıkma ihtimali oldukça düşük.

Tokyo’da iki önemli kule var bunlardan biri 634 metre ile dünyanın en uzun kulesi olan Tokyo Skytree. Diğeri de daha eski olan 333 metre uzunluğundaki Tokyo Tower. Her ikisinin de asıl işlevi aslında televizyon kulesi olan kulelerin ikisinde de seyir terası var. Tokyo Skytree, Tokyo Tower’a göre daha modern ve restoranı var. İki kuleye de çıkış oldukça pahalı. Fakat Tokyo’yu yukardan izlenecek üçüncü yer var ki o da ücretsiz. Turist kitaplarında fazla yazılmasa da Hükümet binasının 45. Katından bütün Tokyo izlenebiliyor. Hatta güzel havalarda Fuji Dağı bile görünüyormuş. 360 derece görüş açısı olan seyir katında restoran ve hediyelik eşya satan dükkân da mevcut.


Shidomi Semti Tokyo’nun dünya çapında dev firmalarının merkezlerinin bulunduğu bir semt. Gökdelenlerin sıklaştığı bir bölge olmasına rağmen, Tokyo Tower’ın da içinde bulunduğu büyük bir parka ev sahipliği yapıyor. Parkın içinde de Tokyo’nun en önemli Şinto Tapınağı Zojoji Temple yer alıyor. Zojoji Temple 1393 yılında yapılmış. Daha sonra yanlarına eklemeler olmuş. İlk yapılan ana tapınak 3 defa yangından hasar görmüş. Tekrar aynısı yapılmış. O da çoğu tapınak gibi gökdelenlerin arasına sıkışmış.
Zojoji Temple’a girdiğimde içeride bir ayin vardı. Bir kenara oturup ayini izleme fırsatı buldum. İki nokta dikkatimi çekti. Birincisi Tokyo’daki gördüğüm tapınaklar diğer ülkelerdeki tapınaklara benzemiyor. Son derece tertipli, düzenli ve temiz. İnsanın içini açıyor, çıkası gelmiyor. İkinci bir nokta ise kapıda, herhangi bir cihaz kullanmama ya da kılık kıyafet uyarısı yok. Buraya isteyen herkes istediği kıyafetle giriyor.

Ginza Semti, zaten pahalı olan Tokyo’nun en pahalı alış veriş mekânlarının olduğu yer. Her yer dünyanın en pahalı parkalarının dev mağazalarıyla dolu. Oldukça büyük bir alanı kaplayan Ginza’da alış veriş yapmak için küçük bir servet sahibi olmak gerek. Buna rağmen sokakların tıklım tıklım olması da çok ilginç.
Ginza pahalı bir alışveriş semti olsa da Japonların geleneksel halk tiyatrosu olan Kabuki Tiyatrosu’nun sergilendiği tarihi bir tiyatro binasına ev sahipliği yapıyor. Aralarına eğlenceli skeçlerin eklendiği dans ve pandomim gösterilerinden oluşan Kabuki Tiyatrosu’nun geçmişi 17. Yüzyıla kadar uzanıyor. Çıkış yeri bir Şinto tapınağı olsa da zaman içinde çok değişmiş. Zaman zaman sansürlenmiş zaman zaman yasaklanmış. Günümüzde opera ve dansa benzeyen bir hal almış. Değişmeyen tek özelliği sanatçılara yapılan abartılı makyaj olmuş. Ginza’daki Kabuki Tiyatrosu’nda gün boyu üç gösteri yapılıyor. Üç gösteriden istenilen gösteriye bilet alıp, oyun seyredilebiliyor.

